Eden In Reverse Albüm incelemesi | Yazın getirdiği miskinlik, serde olan üşengeçlikle birleşince elim klavyeye o kadar gitmez olmuştu ki… Neyseki Ulaş üzerimizdeki ölü toprağını attı ve ben de utana sıkıla bilgisayar başına geçtim. Aslında anlatacak bir sürü şey birikmişti ve bunlardan belki de en önemlisi Hail Spirit Noir idi. Zira topluluk Haziran ayında yeni albümleri Eden In Reverse ile playlistlerimizde yerini almıştı.
Hail Spirit Noir kimdir?
Yunanistanlı bir topluluktur. 2010 yılından beri aktiftir ve bugüne kadar Eden In Reverse dahil olmak üzere dört albüm çıkartmıştır. İlk dönemlerinde black metal tonu daha çok hissedilen bir avant-garde müzik icra etmişlerdir. Genel olarak deneysel ve çok geniş bir spektrumdan beslenen bir müzik icra ettikleri için zaman içinde tarz değiştirmiş bir topluluk oldukları söylenemez. Zaten hep değişiktiler.
Hail Spirit Noir ne tür müzik yapıyor?
Metal archives’da topluluğu Progressive/Psychedelic Rock ve Black Metal olarak tanımlamışlar. Bence Avant-garde daha kapsayıcı bir tanım olacaktır. Hatta Ulaş’ın çok sevdiğim Contemporary söylemi Hail Spirit Noir için çok daha uygun bir tanım olabilir. Fakat Metal Archives’daki progressive/psychedelic ön ekleri de hiç ama hiç boşuna söylenmemiş sözler değil.
Eden In Reverse nasıl bir albüm?
Oldukça derin fakat içine girmesi de bir o kadar kolay bir albüm. Ayrıca inanılmaz renkli fakat asla rastgele değil.
Derin çünkü hem yarattığı atmosfer, değindiği temalar, bu temalarla bütünleşik olarak oluşturduğu ses/sound ve elbetteki besteler oldukça katmanlı. Albüm bizi kozmik bir yolculuğa çıkartıyor, fakat vokallerin oldukça bu dünyadan oluşu (down to earth der ya gavur) kozmik yolculuğun rotasını galaksi kadar kendi iç dünyamıza da yöneltiyor.
Bu derinliği tecrübe etmek ise o kadar kolay ki. Albümü dinlerken aşmanız gereken hiçbir duvar yok. Ne sound, ne işin teknik tarafı sizi zorlamıyor. Bununla birlikte albüm asla sıkıcılaşmadığı gibi çorbaya da dönmüyor. Play tuşuna basıyorsunuz ve rüzgarın sizi yavaşça havalandırmasına şahit oluyorsunuz. Sonra bir bakmışsınız galaksiler ardınızda kalmış.
Eden In Reverse bir çok türden besleniyor. Bazen bir şarkı içinde bile birkaç farklı türü işaret edebiliyorsunuz. Kendi adıma hayranlık duyduğum şey topluluğun bu farklı lezzetleri bir araya getirirken kendi kimliğini kaybetmemesi. En deneysel şarkıda bile hala Hail Spirit Noir dinlediğinizi biliyorsunuz ve en renkli şarkıda bile bu bölümün burada ne işi var demiyorsunuz.
Tüm bunların yanı sıra albümün estetik anlayışı ve bütünlüğü muhteşem. Bu tarz çok renkli albümlerde sık başıma gelen bir şey vardır, albüm geneli güzeldir fakat deneysel pasajlarda yapılan şeyler genel albüm estetiğinin dışındadır. Bu tarz bölümlerin deneyselliğini (hele bir de işin teknik bir zorluğu varsa) taktir etsem de kendilerini sevmekte zorlanıyorum. Eden In Reverse’de bir kez bile böyle bir şey hissetmedim.
Albümüm önce çıkan yanları
Incence Swirls yüksek fakat yormayan temposu özellike 1:40’da başlayan klavye partisyonlarıyla albümdeki ilk favorim. Borknagar’dan Lars Are Nedland’in konuk olduğu Crossroads bir diğer öne çıkan şarkı fakat Lars’ın o kadar spesifik bir sesi ve performansı varki şarkıyı domine ettiğini söyleyebilirim. Enstrümental Devils Blind Spot albümdeki ikinci favorimken albümün en “black metal” anı The First Ape On New York’a ayrıca sevgilerimi iletmek isterim. Albümün en iyi lead gitar melodilerini barındırıyor kendileri (bu arada albüm boyunca çok çok iyi klavye tonları olduğunu da ayrıca belirtmiş olalım). 10 dakikalık kapanış şarkısı Automata 1980 albümün kendi içindeki ikinci kozmik serüven niteliğinde.
Eden In Reverse hakkında son sözler
2020’nin 6. ayında çıkan Eden In Reverse’ı ilk dinlediğim andan itibaren bu yılın en iyi albümlerinden birisi olduğunu düşünmüştüm. Düşüncem hala geçerliliğini koruyor. Sadece metal değil, müzik dinlemeye dair bir gustosu olan herkese şiddetle öneririm.
Avant-garde metalin en keyifli, en renkli örneklerinden.
- Albüm Notu