10 yıldır sessizliğini koruyan İsveç’li grup Nocturnal Rites her zamankinden daha hızlı, daha sert bir albümle geri döndü. Grubun 11 parçalık 9.stüdyo albümü 29 Eylül 2017 tarihinde, AFM Records etiketiyle raflarda ve dijital platformlarda yerini aldı.
Muhteşem prodüksiyonu ile öne çıkan başarılı bir albüm
- Albüm Notu
Geçmişten bugüne her albümlerinde, kendilerine has Nocturnal Rites tınılarını taşısalar da, mutlaka değişikliklere gitme yolunu seçen grup yeni albümü Phoenix ’de de köklü sayılabilecek bir farklılık yaratmış. Power metal fanlarının çok da alışık olmadığı (veya daha muhafazakar baktıkları diyelim) daha modern, daha sert bir tarz tercih edilmiş durumda. Benim grubu gerçek anlamda da keşfetmem bu albümle oldu. Grup kendini sadece “metal” olarak tanımlarken, dinleyenlerin görüşleri power metal yönünde. Eski albümlere baktığımızda daha çok groove öğeli senfonik power metal olarak tanımlayabileceğimiz şarkılarla karşılaşırken, bu albüm daha çok melodik groove metale doğru evrilmiş durumda. Benim müzik zevkime göre de iyi ki evrilmiş diyebiliriz 🙂
“Grubun 10 yıllık bir ara vermelerinde eleman değişiklikleri, çoluk çocuğa karışma gibi nedenler var.”
Albüm kapağını, Judas Priest “Firepower” başta olmak üzere, Battle Beast, Criminal, Circle to Circle gibi grupların da albüm kapaklarında imzası olan Şili asıllı Amerika’lı sanatçı Claudio Bergamin çizmiş. Yeniden doğuşu anlatan albüm kapağı ile aynı zamanda tüm albümün konseptini vurgulamaya çalışmışlar. “Phoenix” kelimesinin son iki harfi ile de Roma rakamlarıyla IX “9” sayısını yani 9.albümü işaret etmekte. Albümün prodüksiyonundan sorumlu kişilere baktığımızda ise çok aşina olmadığımız isimlerle karşılaşıyoruz. Yapımcılığını Henrik Kjellberg, mixing’i Mattias Eklund ve mastering’i Thomas “PLEC” Johansson üstlenmiş. Haklarını da vermek lazım; son derece temiz, güçlü ve modern bir prodüksiyon ortaya çıkarmışlar.
Grubun vokalisti Jonny Lindqvist önceki albümlerde AOR’a yakın bir hardrock vokal performansı sergilerken, bu albümde daha sert bir tavır ile karşımızda. Şarkıların genel yapısında ise senfonik öğelerden epik tınılara bir geçiş mevcut. Her şarkıda, hatta özellikle sololarda bir Nevermore/Jeff Loomis tadı alıyorsunuz. Şarkıların sözleri de ağırlıklı olarak power metal ruhu taşıyan mistik hikâyelerden, güncel olaylara ve kişinin kendi iç savaşını anlatan konular üzerine. Hem sözlerde hem de müzikte daha karanlık bir hava tercih etmiş Nocturnal Rites. Albümde bulunan her şarkı için, sololarıyla, nakaratlarıyla ve genel kompozisyonuyla kolay çözümlenebilen, tertemiz bir matematik denklemi diyebiliriz. Öne çıkan şarkıları şunlardır demekte çok zorlansam da ilk 5’i seçmeye çalışacağım.
Açılış parçası, açık ara albümün en iyi şarkısı olarak da gördüğüm “A Heart As Black As Coal”. Groove öğelerin ağırlıkta olduğu, 2:55 dakikada giren enfes solosuyla, kişinin bilinç altındaki iyi-kötü savaşını sade ama etkili bir dille anlatıyor. Jonny Lindqvist’in bu parçadaki duygusal vokalleri ise, albümün en başarılı vokal performasının da yine bu parçada olduğunu göstermekte. Albümün ikinci parçası “Before We Waste Away” ile daha melodik sulara yelken açıyoruz. Şarkıda günümüzün yaşam biçimini eleştiren grup, duygusal nakaratıyla yine sizi kalbinizden vurmayı başarıyor. Bu şarkıda 3:14’te giren riff tam anlamıyla bir Jeff Loomis riff’i, not düşmeden geçemeyeceğim. Albüm, net bir groove metal örneği olan üçüncü şarkı “The Poisonous Seed” ile tekrar tempo artırmakta. Tam bir marş havasında ilerleyen Phoenix albümü “Repent My Sins” ile tekrar sakinleşiyor. Sanırım, sözleri ile de en çok sevdiğim şarkılardan biri haline gelen “What’s Killing Me” ise albümün 5. Şarkısı olarak karşımıza çıkıyor ve yaklaşık ilk 20 dakika ile boşa zaman kaybetmediğiniz ortaya çıkıyor. Şarkının sözleri her ne kadar sevgiliye duyulan nefreti işaret etse de, sizi aşağıya çeken her hangi birine ya da bir olaya ya da belki kendinize ithaf edebilirsiniz ki, ben öyle yapıyorum.
Albümün öne çıkan şarkılarını seçmek zor demiştim. O nedenle sırayı bozup albümdeki 7. Şarkı “The Ghost Inside”a geçiyorum. In Flames vari ana riff’iyle, ama grubun kendine özgü nakaratı ve melodik sololarıyla içinizdeki gücü bulmanıza yardımcı oluyor bu parça. Yine aynı temaya sahip “Nothing Can Break Me” güçlü riff’leri ve sololarıyla kaybettiğiniz gazı size geri getiriyor. Albüm, politik sözleri ve dinamik yapısıyla dikkat çeken “Welcome To The End” ile sona eriyor. Albümde ballad sayılabilecek bir şarkı yok ama Japonya özel basımı için bonus yapılan “Before I Go” buradaki boşluğu doldurabilir nitelikte.
Nocturnal Rites’ın 9.stüdyo albümü Phoenix 2017 yılında çıkmış en iyi metal albümlerinden biri. Melodik ve groove metal seviyorsanız, hele ki biraz da sert ama ağır tempo olması da sizin için bir artı ise bu albüme bayılacaksınız. Henüz dinlememiş olanlar albümün tamamına Spotify üzerinden erişebilirler.