Musiki Cemiyeti
Musiki'ye Gönülden Bağlananların İnternet Mecmuası

Rancid – Tomorrow Never Comes

Rancid - Tomorrow Never Comes

Rancid en sonunda 6 yıl aradan sonra 2023 yılı ortalarında Tomorrow Never Comes ile aramıza geç de olsa geri döndü. Musiki Cemiyeti’nde genel olarak black metal ve synthwave kritikleri ile bulunuyorum. Lakin bilenler bilir kökenim thrash metaldir ve punk ile çok uzun süreli flört etmişliğim olmuştur. İster istemez bu kritikte biraz nostalji ve eski günleri yad etme olacaktır. Punk’ın tanımı benim için The Exploited olsa da Rancid ile tanışmam 2001 yılında Fransa’dayken …And Out Come the Wolves ile olmuştu. O zamanlar üniversiteye yeni başlıyorum ve azılı thrash metalciyim. Buna rağmen kanımca tarihin en başarılı punk rock albümlerinden bir tanesine kayıtsız kalamamıştım. O tarihten itibaren de grubun her albümünü yakından takip etmişimdir.

Rancid – Tomorrow Never Comes

Tomorrow Never Comes açıkçası uzun süredir beklediğim bir albümdü. Uzun yıllar Rancid’ten yeni şeyler duymamak ikinci bir The Exploited vakasıyla mı başbaşayız diye karamsarlığa sürüklemedi değil. Gerçi The Exploited ile karşılaştırmak haksızlık olur adamlar 20 yıldır yeni bir albüm çıkarmadı. Her neyse, bu 16 şarkı barındıran toplam 29 dakikanın altındaki süresiye Rancid diskografisindeki en kısa albüm olma özelliğine sahip Tomorrow Never Comes, grubun onuncu stüdyo albümü. Bu kadar albüm arasından bu albümü favorilerim …And Out Come the Wolves ve Indestructible‘dan sonra üçüncü sıraya koyuyorum.

Rancid – Tomorrow Never Comes

Indestructible’dan sonra beni bu kadar gaza getiren ve heyecanlandıran bir Rancid albümü olduğunu hatırlamıyorum. Grup albümü hiç gevelemeden in-your-face bir attitude ile albüme adını veren şarkıyla açıyor. Bu şarkıdan zaten albümün agresif ve no bullshit tavrını anlıyorsunuz. 30 yılı çoktan devirmiş ve yaşları 60’a dayanmış bu punk rockerlardan hala bu kadar akılda kalıcı ritmler ve rock melodileri duymak epey keyifli. Albüm de Rancid’i punk rock’ın zirvesine çıkaran bir çok öğeyi bulmak mümkün. Catchy korolar, Tim Armstrong‘a özgü duygusal ağzını gevelediği vokaller ve Matt Freeman‘ın signature basları, kısa çarpıcı şarkı yapıları beni eskilere götürmedi değil.

Rancid – Devil In Disguise

Albüm genel olarak çok hızlı başlayıp ortalarda yavaşlasa da sonlarında tekrar toparlanıp kapanışı iyi yapıyor. Kısa süresiyle de zaten bir çırpıda bitiyor. Albüm Rancid diskografisindeki beni son yıllardaki en heyecanladıran albüm olmasına rağmen sanırım ileride tüm albümü dinlemektense favori şarkılarıma geri dönüş yapacağım. Çünkü şu bateristin çıkardığı iş bir kaç şarkı dışında çok vasat. Gitardan bağımsız olarak aynı davul trampet ritmi, sanki albüm tek bir şarkıymış hissiyatı yaratması beni en fazla rahatsız eden nokta oldu. Şahane gitar ve bas melodilerine rağmen bateristin vasatlığını hazmedemedim. Bas demişken Matt Freeman rock tarihinin en underrated basçısı olabilir. Adam gerçek bir bas dahisi. Şarkı sözlerine gelirsek, Rancid her zaman kişisel duygulara, grubun müzisyenlerinin yaşadığı çalkantılı dönemlere ve grubun elemanlarının arasındaki bağların sıkılığına birbirlerine olan saygı ve sevgiye atıfta bulunmuştur. Bu albümde de politik tavırların önüne kişisel iç hesaplaşmalar ve serzenişler geçiyor.

Rancid – Don’t Make Me Do It

Rancid, three decades sonra hala underground punk rock deyince ben buradayım diyor. Albümdeki her şarkı ölümcül olmasa da konser favorileri olabilecek şarkılar içeriyor. İlk dört şarkı her punk rock severin dinleyip keyif alacaklarına emin olduğum şarkılar. Bunun dışında ortadan Drop Dead Inn ve son üç şarkıya kulak kabartmakta yarar var özellik basların hatırına. Rancid hala çok büyük ve dinlemesi çok keyifli…

80%
Epey İyi
  • Rancid hala döktürüyor.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept