2015 yılında hayatımıza giren Polonyalı black metal grubu Batushka son günlerin en canlı black metal gündemi. Geçtiğimiz günlerde incelediğimiz ilk albümleri Litourgiya kesinlikle baş yapıt niteliğinde bir albüm fakat sonrasında yaşananlar, en iyimser haliyle trajikomik. Çeşitli olaylar sonrasında ikiye bölünen bir gruptan bahsediyoruz. Bugünkü konuğumuz Hospodi vokalistin Batushka’sının son albümü olma özelliği taşıyor. Resmi olarak da Litourgiya’nın devamıdır kendileri.
Batushka nasıl ikiye bölündü?
Bu konuya dair internette onlarca makale (ya da video) bulabilirsiniz. Kısaca özetlemek gerekirse Krzysztof Drabikowski ve vokalist Bartłomiej Krysiuk düelloya çıkan silahşörler misali birbirlerini gruptan atıyorlar. Aralarındaki gerilimin sebebi tam olarak ne bilmiyorum ve inanın hiç de merak etmiyorum.
Gruptan atılma olaylarıyla birlikte işin yasal süreçleri başlıyor. Çeşitli hesaplara erişimler engelleniyor, açılan hesapların kapatılması için mahkeme emirleri çıkartılıyor vs vs. Krzysztof Drabikowski topluluğun bestelerini yapan, tabirisi caizse Batushka’nın beyni ve kalbi olan kişi. Bartłomiej Krysiuk ise ilk albümün çıkmasını sağlayan şirketin sahibi. Kendisi söylendiğine göre topluluğun imajını kurgulayan ve sahne prodüksiyon masraflarını karşılayan kişi. Aynı zamanda da tüm bu karmaşa sırasında topluluğun tüm isim haklarını üzerinde tutmayı da başaran kişi. Aynı zamanda da metal blade anlaşması da bu arkadaşın eseri.
Hikayenin buraya kadarından bile kendimizce gerçek Batushka’nın hangi sanatçıya ait olması gerektiğine dair bir takım fikirlerimiz olmuştur diye tahmin ediyorum. Bu arada internet de bu konuya dair kararını çoktan vermiş gibi görünüyor. Biz değişik bir şey yapalım, kararı çıkan albümlere bırakalım (evet Krzysztof Drabikowski’nin Батюшка ismiyle devam eden Batushka’sına da ilk fırsatta yer vereceğiz).
Hospodi nasıl bir albüm?
Her şeyden önce Litourgiya sesine nazaran daha kolay dinlenilir ve çok daha melodik bir albüm. Tür olarak hala black metal sularındayız fakat garip bir şekilde kuzey soğuklarını ve ortodoks dumanlarını eskisi kadar hissetmiyoruz. Onun yerine balkan rüzgarları ve akdeniz sıcaklığı var ki bu kötü bir şey olmak zorunda değil. Hele ki Hospodi bestelerindeki problemlerden muaf olsaydı asla dert etmezdim.
Hospodi besteleri konusunda çok garip bir yerde duruyor. Albüm yayınlamadan önce çıkan ilk üç şarkıyı onlarca kez dinledim (Wieczernia, Polunosznica ve Liturgiya). Polunosznica ve enstrümental Liturgiya üç aşağı beş yukarı kabul edilebilir şarkılardı. Fakat Wieczernia, dostlarım Wieczernia hakkında ayrıca konuşmamız gerek.
O nasıl bir açılış rifidir yarabbim. Yavaş yavaş yükselişi, tansiyonun gerilmesi, tüylerin diken diken hale gelmesi. Hele bir de yükselişin sonundaki ters köşe! Tek kelimeyle büyüleyici. İşi gücü bırakın ve bu şarkıyı dinleyin demek o kadar çok isterdim ki. Şarkının ikinci dakikasının son çeyreğinde başlayan saçma salak Satyricon rifi olmasa inanın derdim.
Yazılarımı takip ediyorsanız bilirsiniz, black metalde groove işleri çok nadiren beğeniyorum. Batushka gibi groove’un g’sinden bihaber bir grupta böyle bir rif görmek, üstelik neredeye başyapıt demeye hazırlandığım bir şarkıda… Aç biilaç, zar zor bulduğum bir ziyafetin üstüne birisinin kabahatini yapması gibi bir şey bu…
Tabii buradaki asıl büyük problem sadece bir şarkının bir pasajındaki bir estetik tercih değil. Hospodi’nin genel bir kişilik sorunu var. Bir taraftan grubu kendi üzerine alıp diğer taraftan Krzysztof Drabikowski’nin gölgesinde kalmamaya çalışmak hem çok saçma hem de çok zor bir iş. Bir de üstüne üstlük ortaya çıkan albüm Batushka’dan daha çok Rotting Christ’e benziyorsa ne denir ki?
Hospodi bir Batushka albümümü?
Hayır değil. Bartłomiej Krysiuk ve arkadaşları Batushka’ya benzeyen, birilerinin bakın bu Batushka’nın yeni albümü diyebileceği bir albüm yapmaya çalışmışlar. Kendi yaratıcı yaklaşımlarını oluşturmaları ve karbon kopya bir albüm yapmamaları tabii ki de taktire şayan (her ne kadar kendilerini içine soktukları durum oldukça saçma bir durum olsa da). Fakat genel olarak besteleri yapan arkadaşlar Batushka’nın müziğini kesinlikle anlayamamışlar ve bu albümün başından sonuna kadar kendini hissettiriyor. Dolayısıylada ortaya çıkan müzik Batushka koroları ve scream vokalleriyle icra edilen bir Rotting Christ albümü olmaktan öteye gidememiş.

Hospodi hakkında son sözler.
Hospodi aslında hiç de fena bir albüm değil. Karakter sorunları yüzünden albümün güzel yanları yeterince öne çıkamıyor doğru ve geriye çeken ağırlıklar hiç de hafif değil. Ama yine de albüm fena bir albüm değil, hakkını yemeyelim.
Telif haklarını, saçma salak davaları, internet üzerindeki boykotları ya da sanatçıların kişilikleri hakkında yapılan atıp tutmaları bir kenara bırakalım. Hospodi bir Batushka albümünden ziyade başka bir grubun çıkardığı “Batushka Tarzında” bir albüm gibi hissettiriyor. Bu hisden de Batushka mirasının üstüne kimin konmaması gerektiği sonucu bence açık ve net bir şekilde çıkıyor.
Bir yanıt yazın