- Albüm Notu
Ewigkeit – Radio Ixtlan İncelemesi. Ewigkeit, son dönemdeki yeni adetim olan, “dükkana git, on saniye dinle ve al” işlemim sayesinde hayatıma giren bir grup. Hmm grup dedim, aslında bu yanlış. Ewigkiet aslında James Fogarty’nin tek kişilik projesi. Tarz ise metal archives’de betimlendiği üzere Electronic experimental dark metal. Çirkin bir isim değil mi? Albümü aldığım mağzada grubun tarzına antin kuntin metal demişlerdi ki sanırım bu çok daha güzel bir tarz ismi.
Antin kuntin metal pek anlaşılır bir betimleme sayılmasa gerek. O zaman anlaşılır hale getirelim. James Fogarty black metal, deneysel müzik ve etnik müzikten etkiler taşıyan, hatta yer yer ingiliz pop müziğine bile dokunuşlar yapan yoğun olarak melankolik bir müzik türü icra etmiş. Unutmadan Ewigkeit’in İngiliz bir proje olduğunu belirtelim (Ewigkeit Almanca’da sonsuzluk demekmiş).
Radio Ixtlan, Ewigkeit’in dördüncü albümü (Ewigkeit kariyeri boyunca 5 albüm çıkarmış). Şarkılar hakkında teker teker bir şeyler karalamayı planlıyorum fakat öncesinde genel bir bakış atmakta fayda var. Önce kaytılardan bahsedelim. Bir kere davullar makina. Zaten yer yer baskınlaşan elektronik müzik etkiside düşünülürse buna çok şaşırmıyor insan, fakat tonları çok da başarılı sayılmaz. Sanırım kayıtlar ev stüdyosunda yapılmış. Eğer öyleyse gayet başarılı bir kayıt olmuş. Yok eğer albümde adı geçen “the basement” adlı stüdyo halis mulis bir kayıt stüdyosu ise çalgı tonları konusunda gayet başarısız olmuşlar. Lakin şunu da belirtmek gerek ki ister evde ister stüdya da yapmış olsunlar kayıtları, gayet kaliteli bir prodüksyon ve düzenleme yapmayı başarmışlar. Albümü dinlerken üzerinde ne kadar uğraşıldığını hissedeceksiniz.
Albümü dinlerken bazı parçalarda bariz samael etkisi hissedebilrisiniz. Bazı parçalarda da Novembre vari bir melankoli ile karşılaşabilirsiniz. Her ne kadar bu benzerlikleri yadsımak çok zor olsa da Ewigkeit’i orjinal bir proje olarak tanımlayabiliriz. Ewigkiet’in müziği bir çok kanaldan besleniyor, bu yüzden de insan James Fogarty’nin duygu ve düşüncelerini ifade ederken sevdiği müzisyenlere de saygı duruşunda bulunmayı seçtiğini düşünebiliyor.
Radio Ixtlan, bir çeşit intro olarak kabul edebileceğimiz About time ile başlıyor. İlk olarak duyduğumuz sesler radyo dalgaları ve filmlerden alınmış ve deforme edilmiş konuşma sesleri oluyor. Filmlerden alınmış sesler tüm albüm boyunca karşımıza çıkıyor ve atmosfere ayrı bir yalnızlık hissi katıyor. About Time ise bir gitar rifi üzerine kurulmuş, samplerler ile zenginleştirilmiş, güçlü ve melankolik bir açılış. Gayet güzel.
Cep telefonu espirisi ile başlayan Esc. albümdeki en tempolu parça. Ayrıcada bariz bir Samael parçası. Öyleki yeni bir Samael parçası diye dinleseniz çok da şaşırmayacağınız bir parça. Hızlı ve çoşkulu bir parça. Ewigkeit konser veren bir grupmu bilmiyorum, açıkcası hiçte sanmıyorum ama konserde dinlemesi gayet keyifli olabilecek bir şarkı Esc.. Tek eksiği cılız kalan temiz vokalleri olabilir ki bu aslında tüm albümün problemi olabilir. Fakat temiz vokallerin müziğin içinde sırıtmadığını söylemekte de fayda var.
Üçüncü parça albümdeki ilk favorim olan Powerplant. Gene filmlerden alınan konuşmalarla başlayan bir parça. Bu konuşmaların ardından melankolik bir lead gitarla başlıyor albüm. Bahsi geçen Novembre etkisi en çok bu şarkıda gözüküyor. Mütemadiyen dinlediğim bir parça, şiddet ile tavsiye ediyorum.
Journey To Ixtlan albümdeki en ilginç parça. Garip tonları olan bir gitar ritmi ile başlıyor şarkı. Etnik vokaller ile bu ritmi bir süre dinledikten sonra şarkı duruyor ve atmosferik klavye partisyonları eşliğinde Juan Ramon Jimenez’in The Definitive Jorney adlı eserinden bir pasaj dinliyoruz. Sonra da melankolik melodiler eşliğinde şarkımız başlıyor. Şarkının kapanışı başlangıçtaki rif ile yapılıyor.
Live At Palenque 2012 enstrümantel bir parça. Fakat günümüzde dinlediğimiz bir çok enstrümantel parça gibi melankolik bir hava takınmak yerine albümdeki en sert ve çoşkulu parçalardan birisi. Hafif samael etkisi bu parçada da var.
Conquer The Fear albümdeki bir diğer tempolu şarkı. Albüm boyunca dinlediğimiz tüm tempolu şarkılar gibi bu şarkıda Samael şarkılarını andırıyor. Fakat şunu belirtmem gerek ki bir çok Samael şarkısından güzel bir parça Conquer The Fear (zevkler ve renkler tartışılmaz).
Albümün sonlarına yaklaşırken albümün tavrı ilginçleşiyor. Platonic Verses özellikle vokalleri ile Amerikan metal core gruplarını hatırlatan bir şarkı. İlginç, James Fogarty canı ne isterse denemekten hiç çekinmemiş. Şarkının ikinci dakikasında boy gösteren gitarlar ise bir çoğunuzu şaşırtacaktır. James yeri geldiği zaman esinlenmekten de hiç çekinmemiş.
En ilginç parça Journey To Ixtlan demiştim. Dediğiminde arkasındayım, özelliklede trafiği düşünülünce. Fakat albüm deki en değişik parçalar son iki parça. Strange Volk şaşırtıcı bayan vokalleri ve folk sayılabilecek melodileri ile güzel ve oldukça farklı bir şarkı.
Kapanış parçası The New Way, özellikle vokal partisyonları ile Pet Shop Boys’u andıran bir parça. Biliyorum, bir metal grubunun andırmasını beklenen en son gruplardan birisidir Pet Shop Boys ama To Die For, in the heat of the night koverinden beri hiç bir şey beni çok şaşırtmıyor metal camiasında.
Son sözüm Ewigkeit hakkında deneysel şeylerden hoşlanıyorsanız ve kritik boyunca benzettiğim grupları seviyorsanız bir şans verin, muhtemelen severseniz. Yok ben slayer severim yaşasın thrash diyorsanız o zaman Christ Illusion şu sıralar çıkmış olmalı. Onu dinleyin.