Leprous - Pitfalls Albüm İncelemesi | Musiki Cemiyeti

Leprous – Pitfalls

Pitfalls incelemesini makale formatında değil de video ya da audio olarak yapıyor olsaydık söze başlamadan önce biraz gülmek isterdim :). Şu an bu satırları yazarken suratımda bir gülümseme olduğunu da bilmenizi isterim. Pitfalls tarafında çok garip şeyler oluyor arkadaşlar, öyle böyle değil.

Leprous kimdir?

Norveçli bir progressive metal/rock grubudur. Arkadaşların benim radarıma girmesi ise bir dönem Ihsahn’ın arkasında çalan kadro oluşlarındandır.

Pitfalls ile 6. albümlerini çıkartmış olan bu yetenekli çocukları sanırım ilk albümlerinden beri bir şekilde takip ediyor fakat pek de bayılmıyordum. Dördüncü albümleri The Congregation‘a kadar diyelim. O albümle beraber sıkı bir Leprous fanı oldum diyebilirim. Ardından çıkan Malina da bence süper bir albümdü, emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunarım. Dinlemediyseniz bu iki albümü muhakkak dinleyin derim.

Leprous nasıl müzik yapıyor?

Progressive evet ama öyle bildiğiniz progressive gruplar gibi değil. Bir kere işin teknik tarafıyla estetik tarafını muazzam bir uyumla bir arada tutabiliyorlar. Özellikle The Congregation ve Malina’da. Ayrıca kuzeyli olmalarının getirdiği, bana oldukça tanıdık gelen bir estetik anlayışları var. Vokalistin ses rengi ve tarzının rock-metal’den ziyade daha pop-rock kulvarında olması topluluğun bir diğer farklı yönü. Bu arada pop-rock örneği topluluğu daha önceden dinlemediyseniz sizi yanıltmasın. Oldukça etkileyici bir vokal performansından bahsediyoruz.

Pitfalls nasıl bir albüm?

İşte en güzel yere geldik. Albümü size özet olarak iki farklı şekilde anlatabilirim. Birincisi “Leprous bu yıl Norveç’in grammy ödüllerinde büyük oynamaya karar vermiş” şeklinde olurdu. İkincisi de “aslında bonus disk olarak yayınlanması planlanan, asıl albümün gitarsız versiyonunu yanlışlıkla piyasaya sürmüşler” olurdu.

Zira The Congregation ve Malina ile bu albüm arasındaki dağlar kadar ucurum olmasına sebep veren, kimilerine göre albümü inanılmaz sıkıcı kılan yegane unsur gitar ve ritim eksikliği.

Yazının başında suratımdan eksilmeyen gülümseme aslında bununla ilişkili. Topluluğu seven insanların şu an neden tepkili olduklarını çok iyi anlıyorum. Çok rahat bir şekilde pop kulvarında koşabilecek ve bunu yaparken de eğlenceliden ziyade bayık derecede artistik (ya da duruma göre artislik) kabul edilebilecek bir albüm Pitfalls.

Fakat yüzümden gülümseme eksik olmuyor dostlar, zira ben bu albümü şimdiden çok sevdim. Kabul Below’u dinlerken bazen yaşlandığımı hissediyorum, aynaya bakıyorum saçlarım beyazlamış falan. Observe the train’de (inekler?) bir şeyler olmasını beklerken sabır nedir onu öğrendim mesela. Alleviate dinlerken grupta tüm parayı klavye/vokal arkadaş aldı da diğerleri grev mi yapıyor diye düşündüm. Distant Bells’de ise ne zaman başlayacak derken şarkının yarısının geçtiğini fark ettim.

Evet tüm bunlara rağmen albümü çok sevdim. Bir kere Leprous’un çekirdeğinde hala aynı yerde durduğunu düşünüyorum. Aradaki uçurum tarz değişiminden ziyade enstrümanların besteler içindeki ağırlıklarının değişmesinden kaynaklanıyor gibi geliyor bana.

Diğer taraftan albümün nadir yükselen tempolarında muazzam bir tat olduğunu düşünüyorum. I lose hope için çocuğumu zaten keserim, onda sıkıntı yok. Fakat iki paragraf önce ömrümü yediklerini hissettiğim parçalarında yükseliş anlarının da ayrıca güzel olduğunu düşünüyorum. Tüm bunların dışında kaygı bozukluğu ve endişe problemleri yaşıyorsanız albümün sıkıcı taraflarında belki de başka bir dinginlik anı yakalayabilirsiniz. Bende Pitfalls üç aşağı beş yukarı böyle çalıştı.

Albümün kapanışına doğru biz bu gitaristlere boşuna mı para veriyoruz arkadaş isyanıyla yapılmış gibi duran Foreigner ve The Sky Is Red’e ayrıca selam olsun. İkisi de çok keyifli ve güzel şarkılar. Nakaratıyla Foreigner, 5. dakikasında atılan solosuyla da The Sky Is Red.

Pitfalls için son sözler

Gitarsız bir Leprous albümü nasıl olurdu sorusunun cevabı niteliğinde bir albüm Pitfalls. Eğer topluluğu asıl gitar işçiliği için sevdiyseniz ne yazık ki bu albüm sizi hiç ama hiç tatmin etmeyecek. Fakat gitarsız (hafif gitarli diyelim hadi) bir Leprous fikri tüylerinizi diken diken etmiyorsa bile Pitfalls’da aşmanız gereken bir de bayıklık duvarı var. Eğer onu da aşabilirseniz muhteşem bir albümle karşı karşıyasınız.

Leprous - Pitfalls Albüm İncelemesi | Musiki Cemiyeti
Leprous – Pitfalls Albüm İncelemesi | Musiki Cemiyeti

Yorumlar

“Leprous – Pitfalls” için bir yanıt

  1. reha avatarı
    reha

    albümü basitçe özetlemek gerekirse “birinin karısını atla kaçırmışlar da bunun hüznüyle başa çıkamamış” gibi bir albüm.

    zaten konsere tek gitarist geldiklerinden belliydi. olmuyor leprous olmuyor. bi daha konsere gelirseniz alleviate’in nakaratını becerebiliyormuş gibi bağıra bağıra boru sesimle söylerim. ok.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir