Synthleyen nağmeler, ruhumu sardı
- Albüm Notu
Queens of the Stone Age Villains İncelemesi – Kyuss müzik hayatına gümbür gümbür devam edip, bizi çöllerin ortasında vahalara sürüklerken gitarist Josh Homme’nin solist John Garcia’nın arkasında kalmasıyla başladı Queens of the Stone Age’in macerası… O dönem dinleyici kitlesi Josh Homme’ye adeta öfke kusmuş aynı zamanda müzisyeni de ‘davayı satmakla’ suçlamıştı. Bilirsiniz, büyük rock gruplarının hayatlarında en az bir kez sanık sandalyesine oturmasına sebep olan mevzudur ‘davayı satmak’ çünkü her şeyi en iyi biz dinleyiciler biliriz. (Çok değerli ağabeyimiz Erol Büyükburç’a selamlar.)
Bu paradoks yıllardır sürer büyük gruplar bazında çünkü grup sürekli aynı çizgiyi devam ettirdiği zaman hayranları veya müzik gurmeleri tarafından tek düze olmakla suçlandığı gibi, farklı bir şeyler denediği zaman da davayı satmış, piyasaya kaymış olur.
Peki bunu neden uzun uzadıya anlattım… Josh Homme davayı zaten yıllar önce QOTSA’yı kurarak sattı, dolayısıyla bu albümden Kyuss tandanslı bir stoner rock eseri beklemek hayalcilik. Lakin gerek sosyal medyada, gerekse 90’lar ve 2000’lerdeki forumların yerini alan yazılı içerik tabanlı platformlarda (Ekşi Sözlük, Reddit vb.) albümün yerden yere vurulmasındaki ilk gerekçe, tarzın stoner rock çizgisinde olmaması.
Queens of the Stone Age Villains
İlk parantezi prodüktör Mark Ronson’a açalım. Ronson, Lily Allen, Amy Winehouse, Adele, Bruno Mars, Lady Gaga gibi şahsen zerre hazzetmediğim müzisyenlerin prodüktörlüğünü yapmış, başarılı mı başarılı bir müzik adamı. Zaten albüme dokunuşlarını sadece sound değil, aynı zamanda artwork, miksaj ve bilimum müzik dışı etmenden anlayabiliyorsunuz. Ronson müthiş bir şekilde pazarladı Josh Homme ürününü.
Şarkılara geçecek olursak, her birini tek tek incelemek hem sizi sıkacağı hem de beni yoracağı için ben kendi çapımda ‘bayrak adam’ (veya kadın, kimseyi kızdırmayalım) olan parçaları naçizane incelemeyi daha doğru buluyorum.
Albümden çıkan ilk single The Way You Used To Do aslında ‘bir aşk hikayesi’. Siyah beyaz olabilecek kadar eski değil bu hikaye ne yazık ki. Peki gerçek bir hikaye mi? Evet, ‘based on a true story’. Parça Josh Homme’nin eşi Brody Dalle ile tanıştığı ve flörtleştiği dönemi anlatıyor. 2003’te, Dalle -ki kendisinin Avustralyalı olmak ve Spinnerette grubunda çalmak gibi çok sevdiğim yönleri vardır- Rancid’in vokali Tim Armstrong ile beraber oluyor. Bu yüzden Josh Homme ile kavuşamıyorlar. Peki Josh Homme boş duruyor mu, tabii ki hayır. O dönem Desert Sessions kayıtları var ve ne hikmetse şarkılar hep aşk uzerine. “Make It Wit Chu”, “Dead In Love” Homme’nin bizzat verdiği örnekler. İşin magazinsel boyutunu bir kenara bırakırsak, uzerinden neredeyse 15 sene geçmesine rağmen Homme hala Dalle’e deliler gibi aşık. Zaten parçayı da yazdıktan sonra ilk kez caldiği kisi Dalle olmuş. Parçanın swing havası, akılda kalması, sözleri öne çıkan özellikleri. Eleştiri getirecek olursam; gitar tonlarının aşırı kirli olmasını eleştirirdim sanırım ama o da benim bokumda boncuk bulmam olsun çünkü …Like Clockwork’te de bu böyleydi, Villains’da da böyle.
Geçelim iki numara bulduğum parçaya. Hideaway, Queens of the Stone Age’in en karanlık eserleri sıralamasında ilk 5’i zorlar. (2-3 yilda bir en az 10 parçalık albümler çıkaran bir gruptan bahsediyoruz.) Sosyal anksiyete bozukluğundan muzdarip veya daha once muzdarip olmuş kisilerin anında kabullenebileceği bir şarkı Hideaway. Josh Homme, kafa sesini yüreğinin sesiyle birleştirmiş adeta. Prodüksiyon ekibinin çıkardığı mükemmel iş de tuz biber olmuş çünkü vokallere uygulanan efektler kulak tırmalamıyor. Ek olarak, synth ile de pekiştirilmiş parça. Bir tutam sevgi ve bir tutam synth ile neler olabileceğini göstermiş bize QOTSA.
Un-Reborn Again’i ilk dinlediğimde sözlerden ziyade onların söyleniş bicimine dikkat etmiştim. Minör gamlar üzerine oturtulmuş bir parça olmasina ragmen beni gaza getirirdi. Sözleri okuyunca aklımda canlandırdığı ilk imge ise Korn’un “The Untouchables” albümünün kapağı oldu. Albümün en deneysel parçalarından biri ki gerekse trafiği, gerekse ritmi çok sık değişiyor. Bas gitarın en iyi kullanıldığı şarkı olmuş ayrıca.
Feet Don’t Fail Me durumsal bir parça olarak düşünülebilir. Yani arabanızın stereo’sunda dinleyeceğiniz, kendi kendinize günlük hayatınızda mırıldanacağınız bir şarkıdan ziyade zor zamanlarda dinlemelik (ofiste is biriktiğinde, spora giderken, bir engel ya da zorluğu aşarken) bir eser olmuş. Wah, whammy efektleri benim canimi cok sıkmadı. Ayrıca aşırı gaz olduğunu da ekleyelim.
Albümün en zayıf parçasının The Evil Has Landed olduğu rahatlıkla söylenebilir. Belki daha fazla dinlesem alışabilirim, bilemiyorum Altan. Üzerine hiçbir şey karalayamayacağım tek şarkı da Villains of Circumstance ki bunun sebebi şarkı benim için biraz öznel, dönemsel etkileri var üzerimde.
Kapanışı albümün ismiyle yapalım… Josh Homme, kendisiyle yapılan bir röportajda -noktası virgülüne dokunarak yazıyorum- “Bu albümü yaparken etkilendiğim sanatçılar oldu. Bunların başında ZZ Top’i verebilirim. Öte yandan, doneminde Elvis Presley gibi sanatçılar şeytan düşman , olarak görülürdü. Ben de bu yüzden ‘Villains’ ismini uygun buldum.” demiş. Uzun zamandır Stoner Rock dinlediğim ve uzun zamandır Josh Homme’yi Tanrı olarak gördüğüm için, albüme 10 üzerinden rahatlıkla 8 verebilirim. Ayaklarınız swing ile dans etsin, sevgiyle kalın sayın okuyucu, sevgili dinleyen.
Queens of the Stone Age Villains Albüm Kapağı
neymiş amy winehouse’tan hazzetmiyormuş. hele hele