Musiki Cemiyeti
Musiki'ye Gönülden Bağlananların İnternet Mecmuası

ColdWorld Autumn

ColdWorld Autumn incelemesi | Musiki Cemiyeti

ColdWorld Autumn incelemesi | Ortalık son zamanlarda biraz sessiz. Ben de bu sessizlik içinde eski listelerime göz atarken denk geldiğim ve ilk çıktığı zamanlarda büyülenerek dinlediğim ColdWorld’ün Autumn albümünü tekrardan ağırladım. 2016 yılının Temmuz ayında, bir sonbahar temasıyla karşımıza çıkan Autumn; yerimizin, yurdumuzun ve hatta duyularımızı duygularımızla yanıltmak için bizimle.

ColdWorld – Autumn

2005 yılında Ambient/Depressive Black Metal türüyle karşımıza çıkan Alman grup ColdWorld, aslında Georg Börner’in tek kişilik projesi. 2008 yılında yayınladığı ilk albümü Melancholie² ile kendisini tanıtan ColdWorld, sekiz sene sonrasında çıkardığı Autumn ile geçen zamanın izlerini unutturmaya çalışıyor. Aslında her ne kadar temmuz ayında çıkmış olsa da içerik olarak tam bir sonbahar albümü denilebilir. Kuru yaprağın uzunca bir süre tutunduğu daldan ayrılıp yere düşmesi ancak Autumn’daki gibi güzel ifade edilebilirdi.

Aklımızla övünen bizler için unutmak da hız ve ulaşılabilirliğin oyunuyla çok kolay artık. Hal böyleyken sekiz yıl aradan sonra çıkan ColdWorld’ü hatırlamak için geçmişe gitmek de çok olası. Grubun (tek kişilik olsa da) ilk albümünü bilenler için Autumn biraz karışık, melankoliden uzak ve basit gelebilir. Amacım burada bir kıyas yapmak olmasa da ister istemez aklım hep aradaki yedi farkı bulmaya çalışıyor.

ColdWorld – Scars

Ambient tonların depresif vokallerle desteklendiği ilk stüdyo albüm sonrasında karşımıza daha atmosferik tonda çıkıyor Autumn. Sanki depresyondan çıkmış da nekahet dönemi sanrıları devam ediyor gibi. Tüm bu sanrılar içinde de Georg Börner’in bol bol baterinin hırçınlığına kendini adadığını düşünüyorum. Öyle ki albümün açılış şarkısı olan Scars‘ta etkin bateri kullanımı direkt göze çarpıyor. Bateri ve yıkıcı brutaller ile Melancholie² sonrası geçiş oldukça başarılı yakalanmış. Bütün bunlara ek olarak da ilk olarak Autumn’da karşımıza çıkan keman kullanımı da bu albümün sürprizlerinden.

Uzun bir yoldan dönüşte karşılaştığım Void benim için ilk dinlediğimde dikkat çeken şarkılardan biri oldu. ColdWorld’ün ismine uygun nitelikteki bu ambient tonlu şarkı güneş eşliğinde yağan yağmur gibi hem hüzünlü hem de bir o kadar sakinleştirici. Sonlara doğru devreye giren kadın vokal (biraz abartıldığını düşünsem de) şarkıya ve yeni albümüyle gruba yenilik kazandırmış.

ColdWorld – Void

Yazının başında da söylediğim gibi Melancholie² albümünün durağan karamsarlığından biraz uzak bir rotada ilerleyen Autumn, Womb of Emptiness şarkısıyla daha Funeral Doom Metal‘e yakın bir hisse yaklaşmış. Clean vokallerle ve başarılı gitar riffleriyle karşımıza çıkan bu şarkı bir boşluktan dünyaya fırlatılan insanın mizantrop hali gibi geliyor bana. Sadece biraz zamanı olan şarkılardan biri, bir defayla kim kusursuzu elde etmiş ki zaten?!

ColdWorld Ambient kısmını albüme yerleştirdiği 2 veya 3 parçalık enstrümantal şarkılarla desteklemeyi seven bir grup. Giderek daha Black Metal‘e dönen havasından kaynaklı albüme bu anlamda katkı sağlayan ve merkezde konumlanan iki şarkıdan biri olarak The Wind and the Leaves‘i görüyoruz. Dark Folk tadında karşımıza çıkan bu şarkı sanki Empyrium‘un Weiland albümünden çıkıp da Autumn’a konmuş. Gitar ve kemanın birlikteliğinden sıklıkla doğan huzur ne muhteşem bir şey.

Kısa bir kemanlı seramoni sonrası bu sefer karşımıza cayır cayır Atmospheric Black Metal temalı Climax of Sorrow çıkıyor. Azıcık dinlendikten veya uzun süreli sessizlikten sonraki haykırışa sahip Climax of Sorrow, albümün (geneline göre) gitarları en karanlık şarkısı. Sonlarına doğru daha Post-Black Metal havası kazanan bu şarkı için beynimin içinde en rahat klibi şekillenen şarkı demek uygun olacaktır. Sözlerine her ne kadar ulaşamasam ya da anlayamasam da sanki bana karanlık bir ormanda, umutsuzluk içinde birinin can çekişişini anımsatıyor.

ColdWorld – Climax of Sorrow

Melancholie²’yi Escape ile kapatmayı uygun gören ColdWorld, aradan geçen sekiz yılın sonunda Autumn albümünü ikinci enstrümantal parça olan Escape II ile kapatıyor. Sanki her kapanış aynı zamanda karanlık ritimli ve yankılı bir kaçış gibi.

Giderek agresifleşen ve yeni enstrümanlarla ve vokal tarzıyla güçlenmiş bir albüm Autumn. İlk dinleyişte hissiyatı hemen geçebilen, kolay bir içerikte değil. Kendi havasını arayan ve bulduğu zaman da yapışıp kalan türden. Çok düşündüm ama “şu gruba benziyor” diyemeyeceğim kadar konsantre ve Georg Börner’in etkili oyunlarıyla daha berrak ama bir o kadar da kirli sounda yaklaşmış gibi geldi bana. Yine de Drudkh, Burzum ve Lustre gibi grupları sevenlerin ilgisini çekebileceğini düşünüyorum. 2016 yılında çıkan Autumn sonrasında ColdWorld başka bir stüdyo albüm için sekiz yıl daha bekleme gereksinimi duyarsa bakkal hesabıyla geriye beş yıl kalıyor. Bu sefer nasıl bir şey çıkacağı düşüncesinin sağladığı tatlı heyecan beynimi kamaştırmaya başladı bile çoktan.

90%
Eşi benzeri yok

Beklemekle geçti ömrüm.

  • Albüm Notu

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept