Musiki Cemiyeti
Musiki'ye Gönülden Bağlananların İnternet Mecmuası

Dimmu Borgir Enthrone Darkness Triumphant İncelemesi

Dimmu Borgir - Enthrone Darkness Triumphant Albüm Kapağı
80%
Muhakkak dinleyin

Öyle ya da böyle, klavyeli black metal'e standart belirleyen bir albümden bahsediyoruz.

  • Albüm Notu

Dimmu Borgir Enthrone Darkness Triumphant İncelemesi. 1997 ve 90’ların son çeyreği black metal’in altın yılları idi. Öyleki bu yıllarda black metal gerçekten populerdi, sert ve saldırgan içeriğine rağmen. O yıllarda populer müzik mağzalarında en çok satılan posterler black metal posterleriydi (Cradle ve Mayhem posterleri). İşte o yıllarda Dimmu Borgir black metal’in en büyük grubu olmak adına arenaya çıkmaya hazırlanıyordu.

90’ların son çeyreğinde müziğin ilginç populerleşmesi ve bu tarz grupların iyi satması sonucunda, büyük firmalarda ilgi göstermeye başladı black metale. Bazı küçük firmalar da bu gruplar sayesinde artık küçük değildiler. Tüm bu firmalar iyi birer iş adamı gibi davrandılar ve para kazandıkları yere para yatırmaya karar verdiler. Bu sayede black metal dinleyicileri cızırtı tonunda gitarlar dinlemekten kurtuldu ve black metal daha çok dinlenebilir bir durum halini aldı (iyimi oldu kötümü oldu tartışmaya açık).

Bu dönemlerde Dimmu Stormblast’ın ardından Nuclear Blast ile anlaştı. Firma kesenin ağzını açtı ve grubu Norveç’teki boktan stüdyolar batağından çıkarıp İsveç’e Peter babanın kollarına bıraktı. Dimmu tayfası ve Peter baba o sıralar farkında değillerdi black metalde bir çok anlamda çığır açmakta olduklarının. Enthrone Darkness Triumphant bir çok Dimmu fanına göre grubun en iyi albümüdür. Her şeyden önce bestelerin güzelliği gayet temiz ve zarif bir ses ile sunuluyordu. Bu black metal için oldukça yeni bir şeydi. Tamam cradle of filth’inde sesi hep temiz olurdu ama kimse Crulty öncesi cradle sound’u için güzel diyemez.

Morning Palace ile başlıyor Enthrone Darkness Triumphant. Grubun kariyerinin en iyi parçalarından birisi olan bu parça değişken temposu ve melankolik piano tonları ile albümün genel bir özeti niteliğinde. Hemen ardından gelen spellboud melankolik finali ile akılda kalan bir parça.

In Death’s Embrace ise daha sonra Godless Savege Garden’daki live versiyonu ile daha da çok sevdiğimiz bir parça. Değişken temposu akılda kalıcı yapıyor bu parçayı ki aslında bu özellik albümün tümünde geçerli.

Relinquishment Of Spirit And Flesh gayet hızlı başlıyor. Ortalarında hafif groove bir hava kazanıyor. Hafif bir dur kalktan sonra tom tomlar eşliğinde şarkı tekrardan tempo kazanıyor. Şarkının son bir dakikası tempo başlarda olduğu kadar yükseliyor.

The Night Masquerade albümdeki en melodik başlayan şarkılardan bir tanesi. Klavyeler sayesinde. Vokallerin üzerine kurulu olduğu riff ise oldukça basit ve etkileyici bir riff (bass ve klavye sayesinde). Şarkının en ilginç durumu ise sonlarında kullanılan bayan vokaller, bu vokaller hiç de Cradle’nın Sarah’ını hatırlatmıyor :).

Tormentor Of Christian Souls ise albümün en tartışılan parçası. Tartışılmasının sebebi ise ne yazık ki müzik değil şarkının sözleri. Albüm kitapçığında bu şarkının sözleri yok. Bunun sebebi ise bazı ülkelerde bu sözlere sahip bir albümün satılamayacağının söz konusu olmasıymış. Nuclear Blast bu yüzden şarkının sözlerini kitapçığa koymamıştı. Hatta grup bu olaydan bir kaç yıl sonra oslo senfoni orkestrası ile vermeyi plandığı konserini iptal etmek zorunda kalmıştı. Orkestradaki bazı insanlar şarkı sözlerini okuduktan sonra bu felsefedeki insanlar ile müzik yapmak istememişler. Şarkıda ise çok ilginç bir şey yok fakat genede albümde sırıtmayan gayet güzel bir şarkı.

Entrance ise vaktiyle rock markette konser görüntsünü seyretme şansı bulduğumuz yegane dimmu borgir parçasıdır. Şarkının en güzel yerleri ise klavye davul ve bas gitarın yalnız kaldıkları yerler.

Master Of Disharmony özellikle saldırgan şarkı sözlerinden etkilendiğim bir parçadır. Gayet hızlı ve tabiri caiz ise gaz başlayan parça vokallerle birlikte davul temposunu düşürse de vokal şarkının sertliğini koruma konusunda yardım ediyor ve tempo değişikliğinin dinleyiciyi rahatsız etmesini engelliyor.

Prudence’s Fall, Master Of Disharmony vari başlıyor. Başlangıçtaki klavye partisyonu ise arada fark oluşturmak için konulmuş gibi. Fakat bir problem yok. Prudence’s Fall bu albüm de en çok sevdiğim parçadır. Hatta tüm dimmu parçalarının yanında farklı bir yerde tutarım bu parçayı. Tam anlamıyla bir black metal ballad’ı olan Prudence’s Fall özellikle sonlara doğru oldukça melankolikleşen bir parça.

Albümün kapanış parçası olan A Succubus In Rapture klavyeler üzerine aniden giriş yapan başarılı bir açılış ile başlıyor. Sonlarına doğru Prudence’s Fall gibi melankolikleşen bu parçada albümdeki ikinçi favorim olmaktadır.

Enthrone Darkness Triumphant’a söyle bir bakyığım zaman ilk fark ettiğim davul tempolarındaki tutarsızlık. Bunun sebebinden çok emin olamasamda o dönemlerde Tjodalv’ın çok uzun süre grind davul çalamadığı kanısındayım. Eğer vokal gitar ve klavye partisyonları davul temposunun düştüğü yerlerde bu kadar iyi olmasalardı muhtemelen Enthrone Darkness Triumphant vasat bir albüm olurdu ve Dimmu şu anki kadar büyük bir grup olamazdı.

1997 yılı black metal için önemli bir yıldı. Enthrone Darkness Triumphant da bu yılı önemli kılan bir unsurdu. Çünkü bu albümle birlikte ana akım klavye ağırlıklı black metal grupları yeni bir şekil kazandı. Bu albümden sonra Dimmu’ya benzeyen grup kavramını kazandık. Bu albümden sonra grup büyük bir grup oldu. O yüzden gönül rahatlığıyla idda edebilirimki bu albümü arşivinizde bulundurmalısınız. Çünkü bu albüm black metal’in büyüme çağının zirvesini temsil ediyor. Tabii bunu black metal’in yozlaşması çağı olarak da tanımlayabiliriz.

Dimmu Borgir - Enthrone Darkness Triumphant İncelemesi
Dimmu Borgir – Enthrone Darkness Triumphant Albüm Kapağı

Dimmu Borgir metal archives sayfası

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept