İngiliz Black/Death metal grubu Hecate Enthroned’un 6 yıl aradan sonra Embrace of the Godless Aeon ile geri dönüşünü nostaljik bir heyecanla bekledim. Albüm duyurusunu, albümden ilk yayınlanan şarkıları Cemiyet’le beraber yakından takip ettim.
Doksanların ikici yarısında melodik black metal Avrupa yer altı metal müziğin yükselen trendiydi. Elbette Norveç bu konuda bayrağı taşıyan ülkeydi fakat işin bir de İngiltere tarafı vardı. Avrupalı gruplar genel olarak temelleri Norveçte atılan türün özellikleri etrafında şekillenirken ada kendine has bir kimlik yaratmayı başarmıştı. Bu kimliği oluşturan ve en göz önünde olan gruplardan bir tanesi Cradle of Filth ise diğer de Hecate Enthroned idi. Embrace of the Godless Aeon’a yakından bakmadan önce 1995 ile 2000’ler arasında ömrünü dolduran İngiliz melodik black metal akımına yakından bakalım.
Evet her şeyin başında yoğun klavye kullanımını koyabiliriz. Aklınıza gelen her türlü gotik temayı içinde barındıran, o korku filmlerindeki kliselerde çalan organ tonları vs. Adanın farkı bu klavye tonlarının arkasında çok kompleks olmasa bile hem hız hem de sound yüzünden kaotikleşen bir alt yapının bulunmasıydı. Tiz ve bası dengeleyen ve neredeyse hiç durmayan (sayfalarca sözü olan) vokaller ve gitarların lo-fi sound’a rağmen sadece cızırtı yapmak yerine lead özelliğini koruması türün diğer öne çıkan yönleriydi. Dur kalkları, romantik, duygusal pasajlarıysa türün vaat ettiği müzikal deneyimin tabiri caizse mutlu sonlarıydı. Davulun blast ve çift cross kullanımı konusundaki bonkörlüğüne de unutmayalım.

Embrace of the Godless Aeon benim için o yılların kaotik estetiğine geri dönmek demekti. Heyecanımın ve ilgimin asıl sebebi buydu. Çeşitli imaj kazaları (havalı olacağım derken maymun olmalar) ve true metal tanımın dönem dönem değişmesi yüzünden yavaş yavaş ölmüş olan bu tür tekrar dirilebilir miydi? Kim bilir belki Cradle’da The Principle – Cruelty dönemine geri dönerdi (ve dünyada barış)?
Hecate Enthroned Embrace of the Godless Aeon ile ona dair beklediğim bir çok şeyi layığıyla yerine getiriyor. Doğal olarak o günlerdeki gibi bir klavye kullanımıyla karşı karşıyayız. Benzer tonlar, benzer yoğunluk, genel sound içnde benzer bir yer. Dimmu klavyelerini senfonilerle değiştirdi, Cradle gitarların arkasına sakladı. Hecate Enthroned hala sound’unun en önüne klavyeyi koyuyor. Günümüz kayıt teknolojilerinin geldiği nokta sayesinde en önde klavye olsa da gitar işçiliği varlığını gayet hissettiriyor ve tıpkı eskiden de olduğu gibi gitarlar klavyenin arkasına saklanmıyor. Hatta albümün aslında death thrash etkili gitarlar ve davullar üzerine inşa edildiğini belirtmekte fayda var. Topluluk bu yüzden kendine Death/Black metal grubuyuz diyor.
Revelations in Autumn Flame, Temples That Breathe, Silent Conversations with Distant Stars albümün en güzel örnekleri. Bir sürü güzel riff, canavar davul performansı, yer yer dur kalklar ve tempo değişimleri (yorulduk iki dakika dinlenenim hissi yaratmadan). Bomba gibi başlayan Enthrallment albümün en dikkat çeken şarkılarından. Özellikle ortasındaki duygusal lead’li bölümü çok güzel ve hemen ardından başlayan gitarların sustuğu ve temponun düştüğü pasaj çok hoş. Hafif bir clean vokal/konuşma ve yavaş yavaş tekrar çoşma bölümü. Bu pasaj çok güzel fakat yarattığı atmosfer biraz kursağımda kalıyor. Keşke biraz daha duygusal, vurucu bir klavye melodisi seçilseymiş bu bölümde. The Shuddering Giant ise “dostum I Am The Black Wizzards bestelendiğinde sene 1994’dü” dedirten bir riffle başlıyor. Kendi içinde değişken dinamikleri olan bir hoş bir parça. Son bir dakikasına doğru davulların One’laştığı bölümü özellikle çok iyi.
Goddess of Dark Misfits ise ne yazık ki albümden düştüğüm yegane yer. Nakarat bölümüyle kendine has bir hava yakalasa da öncesindeki kadın vokaller ve klavyenin kovaladığı atmosfer benim için sıkıcı ve iç bayıcı olmaktan öteye gidemiyor. İşin üzücü kısmı şarkının tam 2:40’da başlayan pasajı tüm albüm boyunca varlığını göstermesini beklediğim şeydi, buna ayrıca değineceğim.
Whispers of the Mountain Ossuary başlangıcıyla birazdan gitar ve davullar son hız giriş yapacak hissi uyandırıyor. Şimdi başlayacak, tamam şimdi derken şarkı beni ters köşeye düşürdü. Daha düşük tempolu, daha ballad vari bir havası var. Bu açıdan Goddess of Dark Misfits’e benziyor fakat onun gibi sıkıcı değil. Özellikle ikinci yarısıyla iyice renklenmeyi başaran bir şarkı. Albümün en iyi birkaç lead gitar melodisini içinde barındırıyor.
Embrace of the Godless Aeon birçok açıdan çok güzel ve beklentilerimi karşılayan bir albüm. Fakat çok çok büyük bir eksiği var. İngiliz black metal’inin öncüsü olduğu, daha sonra Avrupalı melodik black metal gruplarının da sahiplendiği küçük bir numara vardır. Albüm içinde en fazla üç dört şarkıda kullanılan bu numara herhangi bir şarkının içinde romantik, duygusal, bir noktada asıl amacı hüzünlendirmek değil de tüyleri diken diken etmek olan bir pasaj koymaktır. Bunun biraz “cheesy” bir yaklaşım olduğunu kabul ediyorum ama iyi yapıldığında etkisi muazzamdır. Hecate Enthroned konumuz olan black metal türü içinde bu numaranın en güzel versiyonların bir kaçtanesini bundan 23 yıl önce yapmayı başarmış bir gruptur (To Feed Upon Thy Dreams’in sonu ve Danse Macabre’nin ikinci yarısının başı ya da Luciferian Death Code’un neredeyse tümü). Dolayısıyla tüm albüm boyunca bunu bekledim ve ne yazık ki bulamadım. Neredeyse bulduğumu düşündüğüm bölümler ise ya kursağımda kaldı ya da albümün en sevmediğim şarkısında çıktı karşıma.
Yine de Hecate Enthroned artık neredeyse öldüğünden emin olduğumuz bir tür içinde oldukça kaliteli bir albüme imza attı. Embrace of the Godless Aeon melodik black metal türün öncüsü olan köklü bir grubun elinden çıkan gayet kaliteli bir albüm ve ilginizi kesinlikle hak ediyor. Bu albüm sayesinde tür hortlar mı peki? Hayır hortlamaz ama merak etmeyin klavyeli black metal geri dönecek ama bugünün metal trendlerini anlayan, yeni ve genç bir grupla, muhtemelen birkaç yıl sonra.
Bir yanıt yazın