Katatonia - Discouraged Ones Albüm İncelemesi

Katatonia – Discouraged Ones

yazar:

kategori:

Katatonia – Discouraged Ones Albüm İncelemesi |  Değişim ve adaptasyon… Süreç olarak değerlendirirsek: direnç, yenilgi ve uyum kolay olmayan değişkenlik halleridir. Ama değişkenlik yoksa hayatta herhangi bir olguyu, fiziksel ya da düşünsel varlığı ayakta tutamıyoruz. Bu özellikle müzik grupları için de geçerli ve özellikle de Katatonia için.

Bir önce ki albümleri Brave Murder Day öncesi Jonas Renkse’nin ses tellerinin hastalanması, “yeter artık biraz da farklı şeyler deneyelim” bağlamı taşıyan sanatsal bir katalizör değil, aksine hastalığın dayattığı bir diyet/yaşam tarzı dönüşümü gibi. Bu halinizle ya kendinizi iyice sakatlayıp değişimsizlik diretebilirsiniz ya da kendinize yenilip yeni dünyaya uyum sağlarsınız ve Katatonia bunu adım adım harika bir yere kadar yaptı. Bu sayede grubun beyninin iki lobu olan vokalist Jonas Renkse ve gitarist Anders Nyström’ün örnek aldıkları gruplara biraz daha yakınlaşma imkanı oldu. Örnek aldıkları gruplar o dönem Kuzey Avrupa’da esen ekstrem metal rüzgarından oldukça uzaktı.

Discouraged Ones ‘da Opeth’in vokalisti Mikael Åkerfeldt yerine önceki albümde “Day” şarkısında temiz vokalini deneyen Jonas Renkse var. Day’de utangaç olan Renske Discouraged Ones ‘ın genelinde daha tutarlı ve daha belirgin ama tabiri caizse rol gereği hala kırılgan ve duru bir performans sergiliyor. Sahneyi kesinlikle ele geçirmiyor. Aksine arkasına bütün grubun gücünü alıyor ve rolünü dengeli oynuyor. Temiz vokalini ön plana çıkarmanın toyluğunu yaşıyordu.

Geri kalan müzikal yapıya baktığımızda ise yine Brave Murder Day’de başlayan üç gitarın da aynı ritim etrafında armonik köşeleri kapmaya çalıştığı, son derece uyumlu, bana sorulursa Cure tandanslı bir duyum alıyoruz kimi yerlerde azar azar atonallik de olsa. İlk defa Katatonia dinleyecek bir insanın gözlemleyeceği birinci unsur bu grubun kesinlikle virtüözlük yapmaktan ve yabancı bir tabir kullanmak gerekirse “technical wankery”den uzak olduğudur. Aslında bu tarz genel olarak bu beklentiyi tatmin için doğru bir seçim değil. Bir bağlamda albüm melankolik rock/grunge albümlerine daha çok yaklaşıyor (Codeine – Frigid Stars gibi) eski brutal vurguları bir yana alarak. Ama kesinlikle o sert duygulardan vaz geçilmiş değil (ki daha sonraki albümlerde vura vura geri dönecektir), ama bu albümde daha çok durumuyla (hastalığıyla) barışmış birinin duygusu yansıtılmış. Cam çerçeve inmiyor evet ama kimse elinde çay Ortaçgil’de dinlemiyor. Albüm kendini duygusal bağlamda çok güzel, soğuk bir yere konumlandırmış.

Bir çok kişinin yorumunun aksine Discouraged Ones bana adamı yerden yere vuran “Anathema – Eternity” çizgisinden çok uzak geliyor. Evet nostaljik/öykünen bir hüzün var. Ama duygusal yükü en ağır şarkılardan biri olan “Deadhouse” da bile lirik bir sükunet ve olgunluk var. “Relention”, ki albümü ilk dinlediğimde “I Break”’le beraber beni en çok etkileyen şarkı olmuştu. Bütün metal dışı etkilenimlerin tavan yaptığı, daha sonra Katatonia’nın bu camiada kendini özgünleştirecek damgası haline gelecek pop aranjmanlı bir nakarat yapısından oluşmuş bir şarkıyla karşılaşıyoruz. Sözleri ise bir bağlamda yokluktan yokluğa gitmenin boş vermişliğini vurguluyor ama yine orta doğu isyancılığı ve dışa vurumcululuğuyla değil, Kuzey Avrupa soğukluğuyla. Albüm kesinlikle neşeli bir albüm değil genel hissiyat olarak. Ama durmayan bir bedbinlik yağmuru da değil. Nefes aldıran ve bilmişlik taslattıran bir Mona Lisa gülümsemesi yaşattırıyor. “Cold Ways” bunun en bariz örneği. Albümün garip bir şarkı örneği de “Instrumental”. Ne kadar basit ve tatlı bir geçiş olmuş olsa da ismi gerçekten boş vermişlik bağırıyor. Yani boş vermişlikle kastım bayağı sallamışlık. Bana bir bağlamda Head Control System’in “Masterpiece of Art” şarkısını hatırlatıyor. Tanımlamayla şarkı adı koymak ancak bu küstahlıkla güzel olabiliyor. Albümde nadir duyulan sololardan biri burada ve güzel de çalınmış Anders’in o zaman ki performansına bakılırsa.

Günümüzde dönüşüm sürecine ara veren Katatonia’nın köklerinden biri burada atıldı. Bu albüm Katatonia’ya başlangıç için çok doğru bir seçim olmayabilir çünkü biraz dönüşüm geçirmişliğin, biraz da yeniden doğmuşluğun sersemliği var üzerlerinde. Onun hakkını verebilmek için kişisel fikrim bunun için en doğru seçimin Brave Murder Day olduğudur, keza oradan başlayarak grubun evrimini yakalamak daha doğru olacaktır. Katatonia’da artık temiz vokallerin devreye girmesine rağmen hala Metal tandanslı bir sounda hakim olması ve deneysel/atonal aranjmanlara sahip olması onları ana akım dinleyicisine hazır hale getirmemişti. Ama büyük kitlelere doğru önemli bir adım attıkları gibi müziklerinin ifade ettiği duygu dağarcığı genişledi. 


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir