Danimarkalı Møl ikinci albümleri Diorama ile bu ayın başında raflarda yerini aldı. Gerçi raflarda yerini aldı terimi sanırım artık pek geçerli değil. Zira hemen hemen herkes müziği sayısal ortamda dinlediği ve tükettiği için kasım ayının başlarında Spotify’da yerini aldı desem daha doğru olur. Møl, Möl diye okunur ve Danca’da güve anlamına sahip. Diorama benim daha önce bilmediğim bir kelimeydi. Vikipedi sağolsun tanımı şu şekilde: Diorama, gerçek veya kurgu bir olayın, anın veya hikâyenin ışık oyunlarının da yardımıyla üç boyutlu olarak modellenmesidir. Peki grup bu albüm başlığı altında bize ne sunuyor?
Genelde yazılarımda ilk paragrafta grubun müziği hakkında kısa bir giriş yaparım ama konu biraz bazı müzikseverler açısından tetikleyici. O yüzden ayrı bir paragrafta konuyu ele alalım. Arkadaşlar Post Black metal veya Blackgaze dediğimizi shoegaze ve black metal bir çeşit karışımı olan bir tarzda müzik yapıyorlar. Tabii ki konunun büyük isimleri Alcest ve Deafheaven. Bu yüzden Møl de bu gruplarla karşılaştırılacaktır ki ben de yer yer öyle yapacağım. Müzik tarz konusu açısından biraz tetikleyici dedik. Zira mutluluk, umut, yaşama sevinci gibi artı duyguların, black metal gibi karanlık ve eksi duygular üzerine icat edilmiş bir müzik ile anılması bazıları için küfür oluyor. Ki bu durumu anlıyorum. Trveci tayfa için blackgaze şirk koşmaktan başka birşey değil. Kişisel olarak ben bu konuda tarafsızım. Müzik iyi ise işin filozofik tarafı benim için ikinci planda kalıyor.
Grubun müziği üzerinden blackgaze konusunu biraz daha deşelim. Albümü dinlemeye başladığımda karşımda bir black metal olduğunu anlayabildim lakin melodilerin kurgusu ve yazımı içimde hep artı duygular uyandırdı. Kısaca müzik beni keyif almanın yanında mutlu etti. Karşımda güzel ve çekici bir müzik buldum. Bir yandan black metalin çiğ, sert ve tavizsiz yanı diğer yandan müziğin mutluluk verici ve hayata umutla bakmayı destekleyeci yanı. Birbirine neredeyse zıt duygular. Belki de bu yüzden “gerçek” black metalciler tarafında blackgaze sevilmeyen bir tür oluyor. Bu zıtlıklar müzik başarısı konusunda açıkçası yap hep ya hiç durumu yaratıyor. Yani müzisyenler bu tarzda ikilemi aşarlarsa albümler harika oluyor. Başaramazlarsa albümler çok kötü oluyor.
Başlarda Deafheaven ve Alcest bu konuda öncü olduları için harika işler yarattılar. Zon zamanlarda ise bu iki gruptan belki de kendilerini tekrara düşürmekten korktukları için bence garip denebilecek işler geldi. Alcest zaten artık blackgazeden koptu. Deafheaven’ın son albümünü ise ancak bir kere dinlemeye tahammül edebildim. Belki de black metalden iyice uzaklaştığı için. Bu iki grupta da sanki akıl karışıklığı var gibi. Møl ise burada bence bayrak taşıyıcısı konumuna Diorama ile ulaşmış. 2018 yılında çıkardıkları ilk albümleri Jord ile ben geliyorum zaten demişlerdi. İkinci albümlerinde olgunluk seviyeleri üst düzeye ulaşmış ve komple bir albüm ortaya çıkarmışlar.
Grubun rif ve melodi yazma konusunda çok başarılı olduğu bir gerçek zaten dinleyici buradan vurmayı amaçlıyorlar ve görevi tamamlıyorlar. Diğer grupların aksine black metal müzikte en ön planda olan öğe. Grup dinleyiciye “Size umut aşılayacağız ama içinizdeki hayata karşı olan öfke ve kızgınlığı da dizginlemeyeceğiz” mesajını vermekte bence ustaca iş çıkarmış. Albümün motoru kesinlikle melodiler ama benzini de vokaller. Kim Song Sternkopf adlı vokalist son yıllarda dinlediğim en iyi black metal vokalistlerinden bir tanesi ayrıca çok ayırt edici bir sese sahip.
Albümde hoşuma gitmeyen fazla birşey olmasa da birkaç noktaya değinelim. Özellikle bayan vokallerin kullanımını çok yetersiz buldum. Shoegaze’e dönen pasajlarda ve ara geçişlerde kullanılan bayan vokaller daha etkileyici yazılabilirdi. Sanki blackgaze yapıyoruz araya bayan vokal de sıkıştıralım gibi bir hava sezdim ki olmamış. Ya hiç kullanmayın ya da daha düzgün bir iş çıkarın. Ayrıca grup promo fotoğrafı nedir öyle? Hawai gömlekleriyle çektirdikleri foto utanç verici düzeyde.
Møl, Diorama ile son zamanlarda dinlediğim en iyi blackgaze albümlerinden bir tanesine imza atmış. Albümde boş olan şarkı var mı diye düşünüyorum ama bulamıyorum. Bayan vokallerin yetersiz kaldığı şarkılar dahi güzel. Klipleri çekilen Photophobic, Serf ve Vestige öne ilk dinleyişte öne çıkan parçalar. Playlistimde kalıcı olacak birçok parça yer alıyor albümde. Bu yıl dinlediğim sayısız albüm arasından sıyrılan bir albüm. Rahatlıkla yılın albümleri arasında olduğunu düşünüyorum. Blackgaze olayını seviyorsanız zaten mutlaka dinleyin lakin bu neyin nesidir diyorsanız da başlangıç olarak dinlenmesini tavsiye edeceğim albümlerin arasında yer alıyor.
- Blackgaze'in yeniden dirilişi
İlk albümlerini çokça sevmiş biri olarak büyük bir beklenti içerisindeydim. Photophobic ise single olarak yayınlandığından beri yılın en sevdiğim şarkılarından biri oldu. Bu yükselen beklentim karşısında ise albüm beni fazlasıyla mutlu etti. Kesinlikle yılın en iyi işlerinden biri. İncelemede albüm özelinde yazılan görüşlerin tümüne katılıyorum neredeyse. Bence şu an türünün zirvesine oynayan, hatta o zirveye çıkmış bir grup MØL.