Nachtmystium Resilient EP incelemesi. Amerikalı black metal grubu Nachtmystium dört yıllık bir aradan sonra Resilient EP’si ile geri döndü. Topluluğu ve grubun kurucusu olan Blake Judd’u biliyorsanız bu araya sebep olan olayları biliyorsunuzdur, bilmeyenler için biz kısa bir özetini yapalım.
Blake Judd uyuşturucu bağımlısı bir müzisyen. En azından bir dönem öyleydi. Ve bu probleminin sonucu olarak bir takım talihsizlikler yaşadı. Nachtmystium merch’i alan hayranlardan paraları alıp ürünleri gönder(e)memesi, bundan ötürü hapis cezası alması, rehabilitasyona başlaması, rehabilitasyonda tanıştığı sevgilisinin intihar etmesi, bu intihardan ötürü suçlanması gibi talihsizlikler.
Bahsetmek istedim çünkü Nachtmystium müziğini tematik olarak bu trajediler üzerine kuruyor. Topluluk yıllardır bağımlılık ve bağımlılığın karanlık yönlerini saykodelik müziğin en siyah tonunda resmetmeye devam ediyor. Bir intro ve üç şarkıdan oluşan Resilient ise bizi irademizin ya da rızamızın olmadığı bir rehabilitasyona sokarak grubun ve müzisyenin hikayesindeki görevini yerine getiriyor.
Nachtmystium’un müziğine baktığım zaman iki taraf görüyorum. Birincisi, Twilight geleneğinden gelen punk etkili Amerikan black metali. Diğeriyse işin deneysel tarafı. Bu deneysel tarafta Katatonia Doom’undan, siyah bir filtreden geçirilmiş Pink Floyd saykodelikliğine kadar giden geniş bir spektrum var. Hatta Addicts: Black Meddle Pt. II dönemine geri dönüp No Funeral’ı da hatırlarsak bu denkleme dans müziğini bile ekleyebiliriz. Resilient EP’si ise Nachtmystium müziğinin deneysel tarafında duruyor. İnanın bu çok ama çok güzel bir haber.
Çünkü Nachtmystium’un asıl güçlü olduğu yanı farklı müzik türlerinin en karanlık noktalarını black metal potasında eritebilmesi. Bu ayrıca karakteristik Nachtmystium sesinin de temeli. Resiliant EP’si sadece topluluğun bu patikada yürümeye devam ettiğini değil aynı zamanda bu konuda ne kadar da usta olduğunu da gösteriyor. Ep Rahatsız edici olduğu kadar ürkütücü olduğunu da düşündüğüm Conversion introsuyla başlıyor. EP’ye adını veren Resilient düşük temposu, atmosferik klavyeleri, nakaratta çoşan davullarıyla DSBM gruplarını hatırlatıyor. Fakat tam şarkı biterken adeta bir Anathema arpejiyle şarkı kendisine farklı bir patika çiziyor. Özellikle düşük bırakılmış temiz vokallere dikkat derim.
Takipçisi ve EP’nin ilk single’ı Silver Lanterns ilk 25 saniyesinde bana ikinci bir No Funeral heyecanı yaşattı. Özellikle davulları sayesinde şarkı açılış rifinde No Funeral’daki gibi bir dans havası taşıyor. Vokallerle birlikte varlığını gösteren ikinci gitar ve rifin başına dönmeden önceki arpejler şarkının atmosferini iyice yukarı çıkarıyor (ya da aşağı çekiyor mu demeliydim). İkinci yarısına yaklaşırken küçük bir dur kalk’ın ardından formunu tekrar black metale çeviriyor. EP’nin kapanış şarkısı olan Desert Illumination Metallica’nın Load Reload dönemi balladlarını hatırlatan bir rifle başlıyor. Dokuz dakikalık bu karanlık serüven bir süre sonra temposunu arttırarak bir kaç paragraf önce bahsettiğimiz punk etkili black metale kadar yükseliyor. Kapanışta ise tekrar aynı kulvara dönüyor.
30 Kasım’da yayınlanacak olan Resilient EP’sini çok önemsiyordum. Çünkü 4 yıllık aradan sonra geri dönen Nachtmystium’un bundan sonra nasıl bir yol izleyeceğini gösterecekti. Daha rafine bir black metal albümü yapma ihtimalleri de vardı. Neyseki topluluk o patikadan gitmedi. Resilient Nachtmystium’un kariyerinin son dönemlerinde topluluğun doğru yaptığı herseyin alıp üstüne bir şeyler de eklemeyi başaran muazzam bir EP. Nachtmystium’un anksiyete, panik atak, bad trip ve yoksunluk dolu müziğini sevenler ya da bu temaların metal müzikle nasıl temsil edildiğini merak edenler Resilient’da aradıkları her şeyi bulacaklar.
30 Kasım’da çıkacak olan Resilient şu adresten Prophecy sitesinde ön satışta
Bir yanıt yazın