Esinlenmekle özgünlüğü yitirmek arasında gidip gelen nameler...
- Albüm Notu
Priest New Flesh albüm incelemesi. Evet, müzik herşeyden daha önemli ve evet müzik çoğu zaman kendimizde bir anlam bulmamıza yardımcı olan çok değerli, çok önemli ve çok özel bir sanat dalı. Fakat müziği illa bu formda dinlemek/yaşamak/hazmetmek/tüketmek zorunda değiliz. Sonsuzluk kadar uzun gitar solosunda ruhumuzdan parçalar bulduğumuz 15 dakikalık saykodelik şarkının ne kadar özel olduğundan asla şüphe etmeyiz ama diğer taraftan nakaratının gücüyle bizi yükselten o 3 dakikalık zıpır şarkıya da haksızlık etmesek olur değil mi? Sonuçta bazen dinlediğimiz müzikle plastik hayatımıza organik hisler enjekte ettiğimiz gibi bazen de sadece eğleniyoruz ki ilk örnek ne kadar kutsalsa ikinci örnek de o kadar doğal, o kadar masum.
Sanırım bugün birisi bana gelip müzik türlerini ayrıştırmamı istese kategorizasyona bu şekilde başlardım. Sanat ve Eğlence. İşin sanat kısmından ne beklediğimiz, ne aradığımız ve ne bulduğumuz zaman mutlu olduğumuzun cevabını incelemeler sayfasında vermeye devam ediyoruz. İşin eğlence tarafında ise beklentilerimizi formülleştirmek çok daha kolay.
Müzik endüstrisinin bir parçası olmak adına, bu amaçla üretilen müziklerde genel olarak bir formatın işlendiği aşikardır. Birinci odak noktası bir takım sanatçıların kendi hislerini, düşüncelerini, sanatsal fikirlerini ifade etmesi değil, kalabalık kitlelerin ilgisidir. Bu tarz projeler bu amaçla, bu amacın gerektirdiği profesyonellikle yapılır. Bazen başarılı olur, bazen olmaz. Metal dünyasında son 10 yıla bakarsak her halde bu anlamda üretilmiş en başarılı projelerden birisi Ghost’tur ve evet Ghost A’sından Z’sine kadar bir projedir.
Priest New Flesh
Priest ise eski Ghost gitaristi Alpha ve eski Ghost klavyecisi Airghoul’un beraber kurduğu bir synth/dark/newwave grubu. İsveçli synth topluluğunu ilk single’ları The Pit’ten beri ilgiyle takip ediyorum. 1980’lerin wave müziklerini günümüzün modern sound’u ve Ghost vari karanlık bir imajla sunuyor olmaları yeterince ilgi çekiciydi. Üstelik hem The Pit hem de The Cross (özellikle The Cross) başarılı şarkı yazımı ve sürükleyici vokal performanslarıyla (tabiri caizse) “Catchy” şarkıların tüm gereklerini fazlasıyla karşılıyordu. Tabii ben bahsettiğim iki şarkıyı dinlemeden önce Priest ve Ghost arasındaki ilişkiyi henüz bilmiyordum…
Öncelile şuna bir açıklık getirelim. Bence aklı başında hiç bir Ghost fanı, Ghost’un yaptığı müzikte bir sanatçı samimiyeti beklemiyordur. Arka tarafta tamamen formüllere dayalı, tamamen bizim eğlenmemiz odaklı bir müzik var. Ve bence burada hiç bir problem yok, çünkü Ghost’un arkasındaki mimarlıkta muazzam bir kalite var ve bu kalite topluluğun değil ama bizim Ghost’la vakit geçirirken samimi olmamızı sağlıyor.
Priest’in arkasında “Ghost’la metal müzikte yaptığımızı çok daha büyük bir pazarda da yapabiliriz” fikri olduğuna o kadar inanıyorum ki. Bu arada keşke yapabilselerdi. Yazının gidişatındaki olumsuzluğu hissedebildiniz mi? 😉
Priest New Flesh‘de gerçekten iyi şeylere imza atıyor. Vokal melodisini beğenmediğim, farkında olmadan nakaratına eşlik etmeye başlamadığım hiç bir şarkı yok. Neredeyse her şarkıda sizi içine daha çok çeken bir melodi, ritim var ve tüm bunlar çok güzel. Fakat neredeyse her iki şarkıda bir size ne oluyoruz dedirten bir an var. Mesela albümün ikinci şarkısı Vaudeville’in nakarat öncesindeki köprüde birden David Bovie’nin “Major Tom to Ground Control” dediğini duyar gibi oluyorum. Sonra Private Eye’ın başında ister istemez hayalet avcılarını düşünüyorum. Ya da Nightmare Hotel’in başındaki ritimde yazları nargile kafelerde çalan hit şarkılardaki sığlığı görüyorum.
Tüm bunlar benim gözümde Priest’in arkasındaki mimarın Ghost’ta olduğu kadar iyi bir mimar olmadığı mesajını veriyor. Kesinlikle hala Priest’i severek dinliyorum. içinde 10 tane şarkı olan bir albümden 5 tane şarkıya baya başından sonuna kadar eşlik ediyorum falan. Ama diğer 5 şarkı Priest’in beni Ghost’un kandırdığı kadar iyi kandırmasına engel oluyor. Samimiyetimi yitiriyorum. Aldığım üründen kazık yemiş gibi hissetmiyorum, hayır üründen memnunum ama bunun bir alışveriş olduğunu hissediyorum. Sanırım eğlenmek için de olsa konu müzik olunca bu kadar ticari hissetmek istemiyorum.
Priest’in yakalamak istediği başarı, yaratmak istediği etki bence bu barizlik yüzünden mümkün olmayacak. Bir kurşun bir kez atılır ve o kurşun Ghost’tu. Alpha ve Airghoul’un (Hele bir de bu kişiler vaktiye Tobias’la beraber Magna Carta Cartel’deki isimlerse) müzikal yetenek ve potansiyellerinden gerçekten hiç şüphem yok. Fakat “O” albüm kesinlikle New Flesh değil. Bir sonraki albümde bu işi başaracaklarına inancım yüksek diyebilirdim, ama bu kadar bariz bir proje ilk albümünde belirli bir ticari başarı elde edemezse rafa kaldırılır gibi geliyor bana ve ben New Flesh’in bu beklentiyi karşılayabileceğini hiç sanmıyorum.