İlk başta yine mi aynı şey (Ah Alan ah...) dedirtse de oldukça iyi bir albüm.
- Albüm Notu
Geçtiğimiz Aralık ayında sessiz sedasız duyurulan yeni Primordial albümü Exile Amongst the Ruins 30 Mart’ta biz müzik severlerin beğenisine sunuldu. Topluluk albüm çıkmadan önce Stolen Years, Exile Amongst the Ruins ve To Hell or The Hangman için çekilen video klipleri yayınlamıştı. 8 şarkılık bir albümün üç şarkısı daha albüm çıkmadan yayınlamıştı. Dürüst olacağım To Hell or The Hangman dışında bu şarkılar içinde beni heyecanlandıran birşey yoktu (yalnız To Hell or The Hangman cidden çok güzel şarkı). Burada benim için bir sorun vardı! Primordial sevdiğim bir gruptu benim. Baktığınız zaman tarzında bir değişim ya da icra edilen müziğin kalitesinde bir azalma da yoktu. Peki neydi sorunum? Neyi tüketmiştim Primordial ile olan ilişkimde!
Dramatik sorularımın cevabına geçmeden önce isterseniz kabaca topluluktan bahsedelim. 1993 yılından beri müziğe devam eden İrlandalı topluluk temelde bir black metal grubu. Biraz daha detaya inersek çeşitli kaynaklarda topluluğun Folk ve Pagan black metal olarak da anıldığını görebilirsiniz. Eğer Primordial’ı tanımıyorsanız bu alt kategorizasyon sizi yanıltmasın. Evet topluluk pagan ve folk sıfatlarını hak eden bir topluluk. Fakat kendileri çağdaşları kadar çok sesli, melodik ya da renkli bir müzik icra etmiyor (yerel enstrümanlar vs de yok). Hem bestelere hem de sound’a yansıyan bu minimalist ve mütevazı tutum benim gözümde Primordial’ın daha gerçekçi ve saygın bir yerde durmasına sebep oluyor. Gerçekçi diyorum çünkü “ejderhalar” ve “savaşın asaleti” gibi konular yerine cephelerden ceset toplayan babalar ya da tabut gemileri gibi konuları işlemeyi tercih eden bir grup Primordial. Saygın çünkü işlediği konular en iyi ihtimalle gride duran bir topluluk olarak çığırtkan bir görkemi kovalamak yerine, harabelerin kahverengi/sarı tonunu müziğinde bulmaya çalışıyor.
Topluluğun 9. Albümü Exile Amongst the Ruins de tıpkı kendisinden önceki albümlerdeki gibi bu amaca hizmet ediyor. Bunu dokunaklı, ağır başlı, güçlü ve yer yer saldırgan olmayı başaran, gayet güzel gitar rifleriyle yapıyor. Beste anlayışındaki muhafazakarlıktan mütevellit bunu kısıtlı bir oyun alanında yapıyor. Ama başarılı sonuçlar elde ediyor. Mesela albümün ikinci şarkısı To Hell or the Hangman o kadar güzel bir rif üzerine kurulmuş ki. Kesinlikle albümün en önemli şarkısı. Nail Their Tongues bir Primordial albümü nasıl başlamalı sorusunun cevabı niteliğinde. Özellikle şarkının açılış rifi ve daha black metal oldukları günlerine saygı duruşu niteliğindeki kapanış rifleri dikkate değer. Buraya kadar bakınca aslında herşey yolunda gidiyor.
Keşke aynı şeyi vokal performansı içinde söyleyebilseydim.
Alan Averill bence Avrupa metal sahnesinin en yetenekli, en karakteristik, en güzel ses renkli vokalistlerinden bir tanesi. Ve Primordial’in kesinlikle en önemli enstrümanı Alan’ın sesi. Fakat Alan vokal yazımı konusunda dünyanın en sıkıcı vokalisti. Albümün başından sonuna kadar aynı vokal melodisinin çok küçük farklara sahip varyasyonlarını dinlediğim hissine kapıldım. Bazen biraz daha düşük bir tonda. Hepsi bu. Bu rutin vokal performansı şarkıları o kadar aynı hale getiyor ki. Bazen bir şarkıdan öteki şarkıya geçişi bırakın, aynı şarkının nakaratının ne zaman başladığını anlayamayacak hale geliyorsunuz. Mesela Nail Their Tongues’ın nakaratının başlangıcı. Back vokaller olmasa geçiş fark edilmeyecek neredeyse.
Primordial’ın 25 yıl ve 9 albüm boyunca inşa ettiği karakteristiği sesi anlıyor, seviyor ve saygı duyuyorum. “Aynı şeyi yapmak istiyorsan yap, sadece güzel yap” formülüne de büyük oranda uyduklarına inanıyorum. Alan hariç. Fakat Alan’ın Primordial müziğindeki oldukça büyük yeri düşündüğümüz zaman, Alan hariç dediğimizde cidden büyük bir şey kaybediyoruz.
Fakat buna rağmen Exile Amongst the Ruins’e sıkıcı bir albüm diyemiyorum. Demek istiyorum ama diyemiyorum. Albüm çıkana kadar dinlediğim şarkılar da(To Hell or the Hangman hariç, onu çok çok sevdim) ve albüm çıktığında söylemek istediğim yegane şey şu oldu: To the Nameless Dead’den beri Primordial aynı üç şarkıyı bestelemeye devam ediyor ve Alan üç şarkıda da aynı vokalin farklı varyasyonlarını uyguluyor. Fakat buna rağmen Exile Amongst the Ruins -gider ayak tam albüm notunu verecekken- bir şekilde beni yakalamayı başarıyor.
Toparlamak gerekirse evet, Primordial kendi soundu içinde sıkışmaya başlayan bir topluluk ve bunun en önemli sebeplerinden bir tanesi Alan’ın aşırı spesifik vokal yazımı. Eğer bu konu hakkında birşey yapamazlarsa da bu albüm topluluğun çıkardığı son kayda değer albüm olabilir. Fakat şu an için Exile Amongst the Ruins ne Primordial’ı ne de topluluğun hayranlarını utandırmamayı başaran, oldukça güzel bir albüm.