Sentenced - Amok | Musiki Cemiyeti

Sentenced – Amok

Tüm Sentenced albümlerini inceleme yolculuğumuzun Amok durağına hoş geldiniz. (Daha önce incelediğimiz Shadows of the Past ve North From Here albümlerine buradan ulaşabilirsiniz…) Fin topluluğun orijinal kadrosuyla çıkardığı son albüm olan Amok aynı zamanda topluluğun kariyerindeki en radikal ve eşsiz albüm olma özelliği taşıyor. Radikal çünkü 1995 yılında yayınlanan bu albüm ile Sentenced müzikal türünü tamamen değiştiriyor. Hmm peki topluluk bu albümde ne tarz müzik icra ediyor? Lets Find Out! (Evet bu biraz gereksiz oldu).

Amok için internette melodik death metal denildiğine şahit olabilirsiniz. Bence hiç lafı uzatmadan bu bahsi kapatalım zira sadece ritim gitarın metronomu ve Tanali Jarva’nın brutalimsi vokali yüzünden bu albüme Death Metal demek hiç de doğru değil.

Topluluğun daha sonradan (özellikle Frozen ile birlikte) üzerine yapışan Gothic/Dark metal etiketi de bu albüm için doğru bir tanım olmayacaktır. Henüz o dünya ile bu albüm arasında oldukça kalın ve groove duvarlar var (suicide rock bence zaten bir tür değil). Hadi gelin heavy metalin kuzey rüzgarlarıyla sertleşmiş ve karartılmış halinde anlaşalım. Hatta gider ayak bir iddiam da olsun. Amok yayınlandığı dönemde New Age of Finnish Heavy Metal’in doğuşu olarak pazarlanmalıydı. Sanırım o dönem kimsenin aklına gelmemiş bu isim.

https://www.youtube.com/watch?v=zwAu2wIiy0o&

Tür karmaşasına bir çözüm bulduysak albüme yakından bakalım… Hmm… Dürüst olmam gerekirse Amok benim için genel olarak “ok” bir albüm. Çoğu zaman sadece bir kere döndürebildiğim, tam olarak hiçbir şarkısına kötü diyemediğim, fakat iki şarkı haricinde aklımı kaybetmediğim bir Sentenced albümü. Sentenced’i çok çok seven (çocuğumu keserim seviyesinde seven) bir dinleyici olarak sadece “ok” geçer bir not gibi gelmiyor bana.

Fakat durun… Aklımı kafatasımda tutmama engel olan iki şarkı, Nepenthe ile Dance on the Graves (Lil’ Siztah’) ve Taneli Jarva’nın bu albümde ilk kez denediği vokaller. İşte Amok’u vasattan efsane statüsüne çıkartan yegane unsurlar.

Mesela Nepenthe, otantik başlangıcının hemen ardından kazandığı hüzünlü, öfkeli ve saldırgan dinamiğiyle tüyleri o kadar hızlı diken diken ediyor ki. “Think about”’tan “You Bastard”a giden  ve “So drink to forget” ile doruğa çıkan bir sarhoş vaazı. Pek de iyi olmayan bir ruh haliyle, eski arkadaşlara beraber içerken ayarın kaçması, eski defterlerin açılması, söylenmemesi gereken şeylerin üstüne mum dikilmesi gibi. Kavga dövüş. Muhteşem bir çöküş, görkemli bir utanç (ve unutmayı isteyecek bir anı daha!).

Ya da Dance on the Graves (Lil’ Siztah’). Bu şarkıyı ilk dinlediğimde de, bu yazı için biraz önce açışımda da 40. saniyeyle birlikte duruşum değişti. Albümün en güzel (ve garip bir şekilde en Iron Maiden kokan) lead melodisi. Taneli’nın bu lead üzerinde söylediği “They don’t know what sacrifice” bölümü, sonlarda çığrından çıkan Lil Siztah pasajı. Muh-te-şem! Bu arada şarkı işlediği temayı merak eden için…

Peki ya Taneli Jarva’nın notalı böğürtüsü. Tonların kontrollü olmasının getirdiği melodik hakimiyet ve brutal/scream vokalden gelen kudret? Dağlara taşlara. Bu albümle beraber Taneli Jarva benim gözümde metal/rock dünyasının gelmiş geçmiş en iyi vokalistlerinden bir tanesi oldu. Kendisinin yeterince taktir edilmediğine inanıyorum (aynı şey Sentenced için de mi geçerli acaba?)

Amok’la beraber Sentenced yolculuğumuzun üçüncü durağını da geride bırakmış olduk ve hala topluluğa gönülden bağlı olmamızı sağlayan albümlere ulaşamadık. Evet Amok o albümlerden değil fakat hem yukarıda detaylarını açıkladığım üç sebepten hem de topluluğun karakterine katkısından ötürü çok çok önemli bir albüm. Eşi benzeri olmaması da cabası. 


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir