Sentenced yolculuğumuzda sıra Frozen albümünde. Bu albümün kritiğini yapmak aslında “challenging” bir iş. Çünkü Frozen’a tarafsız bir gözle bakmak benim için çok zor. Zira Frozen hayatımı şekillendiren albümlerin başında gelmekte. Albümü baştan sonra heralde en az bin kez dinlemişimdir. Hala hiç sıkılmadan dinler ve her dinleyişimde büyük zevk alırım. Bu zevk, mutluluk ve olumlu düşünceler sonucu oluşan bir keyif değil. Ölüm, ızdırap, karamsarlık, yalnızlık, acı gibi olumsuz duygulara ihtiyacım olduğunda bana en iyi eşlik eden şarkıları barındıran bir albüm Frozen.
Sevgili Emrah zaten şarkıları çok iyi anlatan bir kritik yazmış (2008 yılında yazılan, hemen yazının altındaki yorum, evet o zamanlar da imla bilmiyordum – Emrah). Çok fazla eklenecek bir şey yok. Ben de 1998 senesi sonlarına doğru belki kapağını beğendiğim için, belki de kış aylarına girmenin verdiği ruh hali ile rastgele almıştım albümü. O zamanlar kasetçalar denen cihaza albümü yerleştirmemle müziğe olan bakış açım sonsuza kadar değişti ve bende derin izler yarattı. O zamanlar tabi thrash-death aleviyle yanıyoruz. Frozen tek dinleyişte beni altüst etmeyi başaran birkaç albümden biri oldu. Bundan dolayı Frozen’ın (tabi çoğu kişi hadi len oradan diyecektir.) tarihin en iyi albümlerinden biri olduğunu düşünüyorum.
Albümü bir başka özel kılan nokta da “Down” gibi çok iyi bir iş çıkaran grubun daha da ileriye giderek daha cesur ve daha iyi bir albüme imza atmayı başarmış olması.
Aslında düşünüyorum da 1998 özellikle TR metalcileri için epey iyi bir yıldı. Gerçi amerikalılara sorsanız onlar için 1998, “Death” hariç, çok vasat bir yıldır. Ama avrupa metali bence çok önemli albümlere imza atmayı başardı. Sentenced, Blind Guardian, Stratovarius, Opeth, Cradle of Filth, Therion gibi gruplar dikografilerinin en önemli albümlerine imza atmayı başardılar.
Albüme dönecek olursak, açılışından kapanışına kadar duygu seli bizleri bekliyor. Müziğin başarısı, birçok kişinin de kabul edeceği gibi, aslında size vermek istediği duyguyu ne kadar aktarabildiği ile olan doğru orantısıdır. Bu açıdan daha giriş şarkısı Kaamos mükemmel bir iş çıkarıyor. Kapanış şarkısı Mourn ile de mükemmelliği sonlandırıyor. Aradaki şarkılar için Emrah’ın harika yorumlarını okuyunuz lütfen.
Albümde doğal olarak hiç bir kötü şarkı yok. Kayıtlarından gitar performansına, rifflerinden davullarına, vokallerine kadar her şarkı harika. Vokalist Ville “Down” albümündeki çekingenliği bir kenara atmış ve en iyi vokal denemelerinden birine imzasını koymuş. Sentenced her zaman hızlı bir grup olmuştur. Bu albümde de hızlı parçaların yoğunluğu ama bu yoğunluğa gotik öğelerin yerleştirilmesi devam ediyor. Bu kadar hızlı olup duygu yoğunluğu skalası bu kadar geniş olan başka bir grup bilmiyorum. Belki de bunun en iyi örneklerinden biri outrodan önceki “Let Go”. İntiharı bu kadar iyi kucaklayan bir şarkı var mı? Ya peki aşk? Aşk şarkısı diyince genelde romantik, slow parçalar gelir. Ama hayır. Tarihin en iyi aşk şarkılarından “Drown Together” cayır cayır yanıyor ve iliklerinize işliyor. O zaman ölümle olan flörte geri dönelim. Dead Leaves’deki “Alive no more” geçişi ve tüylerinizi ürpetmesi. Bu da mı yetmedi? İşte enstrümental “Burn” ve çoğumuzun duygularına tercüman olan şu ikilik: Just take the flame and burn yourself..Burn the pain away!!!
Ah Sentenced ah..Yıllar sonra hala çok büyüksün..
Bir yanıt yazın