Sentenced albümlerini inceleme yolculuğumuzun sonuna bu albüm ile varmış bulunuyoruz. Bu yolculukta bana eşlik eden Emrah’a ayrıca teşekkür ediyorum. İleri de ikimiz de siz okuyucularımız için zaman yaratıp benzer veya daha farklı düellolarla karşınıza çıkmaya çalışacağız. Kapanış albümümüzün adı Sentenced’a yaraşır şekilde The Funeral Album. Bakalım müzik de kendilerine yakışır şekilde mi?
The Funeral Album ‘ü dinlemeye başlamadan önce beklentimi epey düşük tutmaya çalıştığımı belirtmeliyim. Belki bundan dolayıdır ki albüm çok hızlı ve hit iki parça ile açılıyor. “May Today Become The Day” ve “Ever Frost” bence Sentenced best of albümlerinde yer alabilecek kalitedeler. Hız ve melankoli ikilisini kanımca Sentenced’dan daha iyi biraraya getiren başka bir grup yok. Özellikle Ever Frost şahane bir parça. İki parça ayrıca çok kızgın ve nefret dolu liriklere sahip ki, bu harika! “Jesus Saves-We will piss upon your graves” yazılmış en iyi mısralardan olabilir. Kesinlikle Lopakka-Tenkula ikilisin en başarılı çalışmalarından. “We are but Falling Leaves” ve “Her Last 5 Minutes” yavaş ve ağır parçalar. Lirikler ise çok sakat. Kendinize dikkat ediniz. Sentenced ile özdeşleşmiş arpej-distorsiyon ile bezenmiş bir şarkılar. Nedense bu noktada albümü dinlerken kafamda soru işaretleri oluşmaya başlıyor. Acaba ilerleyen şarkılar nasıl? Ardlarından gelen “Where Waters Fall Frozen” 1 dakikalık bir interlude. Grubun tarihçesini bilmeyenler için neden albümde neden böyle bir geçiş şarkısı olduğunu anlamak mümkün olmayabilir. Sentenced’ın death metal günlerine atfedildiği bariz ortada. İnsan acaba o yolda devam etselerdi ne olurdu diye düşünmekten kendini alamıyor. Ne yazık ki albümün bütünlüğü içerisinde çok sırıttığı da aşikar.
Bu noktaya kadar olan parçalar özellikle ilk iki parça beni yeterince tatmin etti. Ama bundan sonraki parçalar için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. Aradan sıyrılan “Consider Us Dead” ve “Drain Me” hariç tüm parçalar vasat. Vasat derken Sentenced kalıplarında değerlendiriyorum. Önceki harika albümlerindeki şarkıların kötü birer kopyası gibiler. Mid tempo ve dinleyiciye hiç bir yeni şey vermeyen, duyguyu aktarmada yetersiz ve klişe sayılabilecek şarkı sözleriyle beni hayal kırıklığına uğrattı. “Vengeance Is Mine” ve ne olduğu ve neden orada olduğunu anlamadığım enstrümental “Karu” beni ayrıca çok şaşırttı. Ardından iyi solosuna rağmen vasat “End of the Road” ile albüm bitiyor.
Albümün başlarında hissetmeye başladığım kuşkular ne yazık ki beni haklı çıkarıyor. Sentenced bana bu albümde artık çok yorulmuş ve kalıplarına çok sıkışmış geldi. Yeni ve cesur bir yol almaktan çekinmişler ve kendini tekrar eden şarkılardan kurtulamamışlar. Ama tekrar belirtmek isterim ki bu durum Sentenced için geçerli yoksa şarkıları herhangi bir başka gruba verin herkes çokça sevecektir.
Biraz da albümün teknik yapısından bahsedelim. Sound Sentenced’ın yıllar içinde ustalaştırdığı gothic-hard rock olarak değerlendirilebilir. Standardların çok üstünde ama bence metalden en uzaklaştıkları sound da bu. Kayıt kalitesine diyecek bir lafım olamaz. Lakin davul partisyonlarının çok vasat olduğunu düşünüyorum. Çok fazla kendini tekrar ediyor ve hiç bir orijinalliği yok. Halbuki Ranta çok iyi bir davulcudur. Şarkıları yazarken kendisini iyi kullanamamışlar bence. İşte dönüp dolaşıp tekrar şarkı yazım aşamalarına geliyorum ve orada takılıyorum.
Sentenced yolculuğumuzun sonunu 5 yıldız pekiyi ile bitirmek isterdim. Ama birçok grubun düştüğü tuzağa kapılmışlar ve kendi standarlarında vasat bir albüm ile kariyerlerine nokta koymuşlar. Neyse ki Sentenced gönüllere birçok başyapıtı ile çoktan kazınmış durumda. Benim gibi birçok kişi içinde kendileriyle olan birlikteliğimiz daha, çok devam edecek. Till death do us part!

Bir yanıt yazın