Muhteşem bir albüm, muhakkak dinlemelisiniz
- Albüm Notu
Norveçli topluluk Ulver 2016 yılının başında 13. albümü ATGCLVLSSCAP’ı çıkartarak bir dönemini sona erdirdi. Öncelikle küçük bir bilgilendirme. Topluluk bir önceki albümleri Messe için çalışmaya başladıklarında tüm prodüksiyon ve dağıtım süreçlerini üstlenme kararı aldı. Aslında hali hazırda Jester Records adlı kendilerine ait bir plak şirketleri vardı ama sanırım yeni bir marka yaratmak istediler. House of Mythology böyle doğdu. House of Mythology’nin doğuşundan çok kısa bir süre sonra da ATGCLVLSSCAP raflarda yerini buldu.
Peki topluluğun sonlandırdığı dönem neydi? Hemen cevaplayalım… Topluluk War Of The Roses albümlerinden sonra beste yapıp, stüdyo ortamında ellerindeki materyalleri kaydetmenin steril dünyasından çıkıp daha çok performans odaklı işlere imza atmayı tercih etti. Bu formülde çıkan ilk çalışma neredeyse klasik müzik eseri diyebileceğimiz Messe idi. Devamında Sunn O))) ile beraber çıkardıkları Terrestrials da bu formatı takip ediyordu. ATGCLVLSSCAP ile birlikte bu format son buldu (çünkü 2017’de The Assassination of Julius Caesar çıktı).
Burada bahsettiğimiz format ise kısaca doğaç ya da yarı doğaç performansların stüdyoda tekrar prodüksiyon sürecinden geçirilip albüm haline getirilmesi. Messe bu anlamda çok özel, orkestra eşliğinde sergilenen eşsiz bir performans, deneyimdi. Terrestrials ise eski dost Sunn O))) ile stüdyoda yapılan bir deneyin sonucuydu. ATGCLVLSSCAP bu denklemde topluluğun doğaç sahne performanslarının bir derlemesi olarak yerini alıyor.
Ulver konserlerinde şarkılarının yanı sıra, şarkılarını ters düz eden bir takım denemeler ya da doğaç müzik (tabiri caizse jamming) yapmayı seven bir topluluk. ATGCLVLSSCAP ağırlıklı olarak bu doğaçlama üretilmiş şarkılardan oluşan bir performans albümü. Messe’nin ikinci performansı olan Glammer Box’un bir varyasyonu olan Glammer Hammer’ı, Nowhere’i ve Ecclessiastes’i saymaz albüm tamamen yeni şarkılardan oluşuyor. Ve Nowhere ile Ecclesiastes’i saymazsak tamamen enstrümental bir albüm ile karşı karşıyayız.
ATGCLVLSSCAP’in diğer Ulver albümleriyle arasındaki en büyük fark kendini tekrar eden melodiler. Çoğu zaman şarkıları taşıyan bir ritim ve melodi var ve çoğu zaman dinleyici olarak deneyimimizi bu ritim ve melodinin çevresini saran efektlerin yönlendirmesiyle yaşıyoruz. Efektler diyorum. Zira standart anlamda bir klavye ve/veya örnekleme (sampler) kullanımı söz konusu değil albümde. Kurtların noise işlere olan ilgisini bilen dinleyiciler ne beklemeleri gerektiğini doğru tahmin edeceklerdir.
ATGCLVLSSCAP’i yakın dönem Ulver albümlerinden ayıran bir diğer özellik ise sahip olduğu enerjisi. Gene bir metal albümünden bahsetmiyoruz doğrudur, fakat temposu ve tuşesiyle rock kulvarındayız. Ben şahsen albüme saykodelik post rock albümü derdim. Ama konu Ulver ve tarzlar olunca cevap genelde zor oluyor, biliyorsunuz.
Albüm yukarıda kabaca bahsettiğimiz gibi çeşitli döngülerin çevresinde dönen melodilerin yavaş yavaş gelişmesi ve son hallerini bulmasından oluşuyor,. Küçük bir örnek vermek gerekirse Moody Stix’e yakından bakabiliriz. Sizi sürekli uyaran, kısa ama monoton olmayan bir ritim. Onun üzerinde dönen akılda kalıcı bir melodi ve bu melodinin çevresini dolduran diğer sesler. Bir süre sonra döngülerin sonunda beliren yaylılar ve sürekli artan bir gerilim.
Ya da hemen ardından gelen Cromagnosis. Ritim başlayana kadar dinlediğimiz sesler yavaş yavaş şarkının ana melodisini bize tanıtıyor. Melodi o yaklaşık 1 dakikalık bölümde asıl formuna ulaşıyor ve sonra ritimle beraber şarkı asıl dinamiğini yakalıyor. 9 dakikalık şarkının 6. dakikasına girdiğimizde birden masa devriliyor herşey ters yüz oluyor. Muazzam.
Metal camiasının daha çok Garm lakabıyla tanıdığı Kristoffer Rygg ve suç ortakları, estetik anlayışlarını albüm boyuca rafine bir şekilde biz dinleyicilere yansıtmayı başarıyor. Bu da, yer yer meditatif bile diyebileceğimiz, hem zarif hem de oldukça güçlü olmayı başarabilen, duygu dolu bir müzikal deneyim anlamına geliyor. Eğer canlı performansa dayalı, sanatçıların o anda yakaladıkları uyum üzerine kurulu müziklere ilgi duyuyor ve saykodelik işlerde ayrıca bir heyecan yaşıyorsanız bu albüme muhakkak bir şans vermelisiniz. Pişman olmayacağınız düşünüyorum.