- Albüm Notu
Deströyer 666 – Cold Steel… for an Iron Age İncelemesi. Black metal piyasasının yer altına inmekten çekinmeyen dinleyiciler eminim Deströyer 666 ismini daha önceden duymuşlardır. Nitekim ben çok duyardım, fakat nedendir bilinmez Avustralya’lı bu grupla yollarımız pek kesişmedi.
Geçtiğimiz günlerde Deströyer 666‘sız geçen günlerin bir hata olup olmadığını merak ettim ve gruba kulak vermeye karar verdim. Başlangıç grubun 2002 yılında çıkardığı Cold Steel… for an Iron Age adlı son uzun soluklu albümlerini seçtim (bilinçli bir tercih sayılmaz).
Şu günlerde 2008 yılında çıkması planlanan ve ismi The Last Stand olarak duyurulan albüm için çalışan grup, vaktiyle K.K. Warslut (grubun vokalisti ve gitaristi) tarafından solo proje olarak kurulmuş (1994). Grubu tüm sıfatlarından arındırıp bir black metal grubu olarak kabul ediyorum, fakat Deströyer 666 için Blackend Thrash denilmesine de kesinlikle karşı değilim. Hatta bu betimin başka hiç bir gruba Deströyer 666’e yakıştığı kadar yakışmayacağını düşünüyorum.
Oldukça yoğun bir Thrash metal havasına sahip olan topluluk, Dimmu Borgir ya da her hangi bir Thrash etkili black metal grubu gibi değiller. Öncelikle kendine has, melodik ve sert bir müzik söz konusu. Burada melodi konusuna değinmek gerek. Melodik müzik derken kastımız dinlemesi kolay ve sözüm ona renkli bir müzik ise hayır Deströyer 666 melodik bir müzik yapmıyor. Lakin (vaktiyle Özgür’ünde dediği gibi) melodiden anladığınız kendi içinde uyumlu ve kulağa hoş gelen ezgilerin sıralanışı ise, evet Deströyer 666 bir Thrash-black grubu ne kadar melodik olabilirse o kadar melodik grup..
Kayıtları 2002 yılında Sound Suit stüdyolarında yapılan Cold Steel… for an Iron Age’in prodüksiyonunu grup elemanları ile aynı zamanda albümün mühendisliğini yapan Terje Refsnes yapmış. Şunu gönül rahatlığı ile söyleyebilirim ki yer altının soğuk havasını olabildiğince içinde taşıyan ve bir o kadar da profesyonelce hazırlanmış bir kaydı var albümün. 2002 yılı için oldukça başarılı.
Cold Steel… for an Iron Age oldukça sıkı bir açılış olan Black City – Black Fire ile başlıyor. Albümün genelini oldukça iyi temsil eden, temposu hep yukarı da gezen bir şarkı Black City – Black Fire. Özellikle nakaratları sırasında konserlerinde olmayı isteyebileceğiniz bir coşkuya sahip.
Clenched Fist açılışındaki gök gürültüsü ile başlayan davul ritmi Cradle of Filth’in bir parçasını andırıyor ama hangi parça olduğu henüz keşfedemedim. Belki Death Magick For Adepts’in son bir buçuk dakikası olabilir. Clanched Fist, vokallerle bir birlerine yer vererek ilerleyen lead gitarları ve hızlı soloları ile akılda kalan bir parça.
Akustik tonlarda ve soğuk bir açılışı var Cold Steel… adlı parçanın. Gitarların girişi, vokallerin dahil oluşu ve şarkının tempo kazanışı ile parçanın dinamiği bana Dissection’ı hatırlattı. Albüme adını verdiğini düşünebileceğimiz parça albümün kesinlikle en iyilerinden. Şarkı sözleri ile şairlere, filozoflara, politikacılara, dindarlara ve hümanistlere laf atan şarkı grubun nihilist tavrını meşrulaştırıyor sanırım. Şarkı rape the world sözlerinin yankılanışı ile bitiyor.
Hmm Panzer Faust? Sons of Predition’un açılışı da Panzer Faust’u hatırlattı bana. Yukarıda bir yerde grup için kendine has demiştim. Sanırım hala bu fikrimin arkasındayım. Sons of Predition, Black City – Black Fire tadında, benzer bir trafik üzerinden ilerleyen God is dead diyerek başlayan, oldukça saldırgan bir parça. Şarkının son çeyreğindeki solonun saldırganlık hissine etkisinin büyük olduğu düşünüyorum.
Raped… Engizisyon mahkemesinin kafasına göre cadı avladığı günlerden kalma bir hikaye. Rahipler askerlerle bir eve girerler. Evin genç kızı cadı olmakla suçlanır ve tutuklanır. Anne çığlıklar atar, baba anneyi sakinleştirir; “Bırak onu alsınlar”. Zavallı kız bir zindana kapatılır ve meşhur engizisyon işkencelerine maruz kalır. Haçlarla tecavüz edilir. İşin komik tarafı genç kız bundan zevk aldığını fark eder. Şarkının hikayesi kısaca bu. Kesinlikle albümün en vurucu şarkılarından bir tanesi.
Albümün en iyi açılışa sahip parçası The Calling. Ayrıca albümden sadece iki tane favori seç deselerdi seçeceğim ilk şarkı. Dağ aslanlarını, dağ ateşine çağıran The Calling, cesurca aradığın biziz diyor. Kesinlikle çok güzel ve çok güçlü!
Sanki her hangi bir şarkının sonunu dinliyormuşçasına başlıyor Savage Pitch. Şarkı çok güzel lead gitarlar ile dolu. Albüm genelinde şarkı uzunlukları üç buçuk dakika civarında. Albümü baştan sona dinlerken hep en heyecanlı yerinde bitmiş hissine kapılıyorum albümün sonuna ulaştığımda. Bu his bu şarkı ile başlıyor diyebilirim.
Belli ki Deströyer 666 cadı avlarına ve engizisyon mahkemelerine kafayı takmış. Bence oldukça makul. Grubun şarkı sözlerine baktığımız zaman bütün black metal gruplarında görebileceğimiz, faşist, saldırgan ve din karşıtı havayı görebiliyoruz. Fakat en azından Deströyer 666 kendine has bir dille, Armageddon Finally Comes klişesinin dışına çıkmayı başarıyor. Witch Hunter ile grup iğneli sözlerini ve müziğini gene engizisyona ve Hristiyanlığa batırıyor. Cadı Avcısı bir günah keçisi arıyor!!!
İşte albümden seçeceğim ikinci favori. Kesinlikle albüm de sevmediğim bir şarkı yok. Hatta son zamanlarda sıkılmadan sonuna kadar gelebildiğim, dinlerken ne dinlediğimi unutmadığım oldukça güçlü bir albüm Cold Steel… for an Iron Age. Shadow ise bu muhteşem albümün görkemli kapanışı. Öncelikle şarkı topu topu iki üç riften oluşuyor. Açılışında duyduğumuz vurucu rif şarkının temelini ve genelini oluşturuyor. Kısa bir vokal pasajı sırasında rif değişiyor. Sonrasında bir solo ile birlikte aynı rif geri dönüyor. Şarkı ise ilginç bir mesaj veriyor, hızlı yaşamak yaşlı ölmekten iyidir, çoğu zaman yaşlılar hayatın içinde ölüyorlar.
Deströyer 666 kesinlikle çok iyi bir grup ve kesinlikle ilginizi hak ediyor. Thrash ve ya black metal seviyorsanız ve dinlediğiniz müziğin kendi içinde tutarlı ve ayaklarının yere basıyor olmasından hoşlanıyorsanız Cold Steel… for an Iron Age’e bir şans verin. Pişman olma ihtimaliniz çok az.