Minenwerfer, birinci dünya savaşını albümlerinde konu alan bir black metal grubu olarak Feuerwalze ile 2023’te tekrar aramızda. Grubun bir önceki Alpenpässe albümünün kritiğini şurada okuyabilirsiniz. Açıkçası Alpenpässe kendine has müthiş bir albümdü. Feuerwalze ise bakalım bize ne sunuyor. Lise tarih derslerinde ne yazık ki Çanakkale savaşı dışında biz Türklere birinci dünya savaşının korkunçluğu hakkında pek fazla detay ve bilgi aktarılmadı. Bu yüzden utanarak söylüyorum ki birinci dünya savaşı hakkındaki bilgilerim Minenwerfer ve 1914 grupları sayesinde gelişiyor.
“Somme” albümün ana teması. Bir tarafta İngiliz ve Fransızlar; diğer tarafta Almanlar. 140 gün süren bir savaş ve yitip giden bir milyondan fazla can. Tüm insanlık tarihinin en ölümcül savaşlarından bir tanesi. Yazının geri kalanı albüm ile ilgili grubun kendi promo sözleri ile başlıyor ve albümü dinlerken içinde buluduğum ruh hali ile devam edip sonlanıyor:
1 Temmuz 1916’da bir sefer başlatıldı. Çamurlu, fare istilasına uğramış siperlerden, bitmek bilmeyen topçu ateşlerinden ve uzaktan tüfek seslerinden oluşan bir sefer. Rahatsız edici gece baskınları, yakın mesafe çatışmaları ve boğucu klor gazı dumanlarından oluşan bir seferberlik. Savaş alanında çoktan ölmüş olanların kemiklerini toz haline getiren ilk tankların adımları ve önceki günün başarısız taarruzunun gecesinde kanayan hiç kimsenin olmadığı topraklardan gelen çığlıklar. Bu, o serferberliğin müziğidir. Somme’ye hoş geldiniz.
Albüm Cemetery Fields ile açılıyor. Daha başlangıçta Panzer Division Marduk’u hatırlıyorum. Taaruz ilk saniyeden itibaren başladı. Savaş meydanı şimdiden mezarlığa dönüştü. Topçuların alev topları, ateş ve dumanla kaplanan atmosfer. Karşı tarafın satıhlarını ele geçirmeye çalışan askerlerin tüfeklerle ve dikenli tellerle avlanması. Kan ve Ateş. Yok ettiği canların çığlıkları.
Ardından albüme adını veren Feuerwalze. Taaruz kaldığı yerden devam ederken, howitzer ve feuerwalze ataklarının arasında kulakları sağır eden çığlıklar. Metal ve ateşin birleşimi mayınlarda patlayan askerler. Cehennem ateşini anlatan gitar solosunun ardından gökyüzünden ölümü yağdıran geçiş rifleri. Geride sadece yağmur gibi akan kurşunların güneşte parlayan yakamozları.
Sırada Eternal Attrition var. Günler aylara dönüşüyor. Askerler savaşın bitmeyeceğini düşünüp karamsarlığa düşüyorlar. Ama yapacak birşey yok. Korkularıyla yüzleşmekten başka çareleri yok. Ölülerin üzerinde insanı tiksindiren böcekler, kurtlar ve bunlarla beslenen yarasalar. Gökyüzü artık asla mavi değil. Soğuk, gri ve klostrofobik. Artık tek bir gerçek var o da kaos.
Nachtschreck ile artık askerlerin rüyalarında umut ve memleket özlemi yerine gece terörü var. Psikolojik olarak yıkım ve çaresizlik gecenin soğuk ve sessiz halini kabuslara dönüştürüyor. Vokalistin çığlıkları askerleri sağır ederken, gitar rifleri tekrar ve tekrar yolun sonundaki ışığın aslında düşman namlusundan çıkan kurşunların bitmek bilmeyen kıvılcımları olduğu gerçeğini paranoya arasına sıkıştırıyor.
Sturmtruppen III (Sommekämpfer) ile askerler her iki tarafın komutanlarının bitmek bilmeyen hırsları arasında kafalarını kaldırıp gökyüzüne baktıklarında, kırmızılığın gün batımından ziyade silahların ateşinden kaynakladığını anlıyorlar. Bu askerlere he hikmetse ya ölüm ya zafer nidaları attırıyor. Tek amaç ne olursa olsun düşmanı yok etmek. Domine et, yıkıma uğrat ve yok et. Asla geri dönüş yok.
Shrapnel Exsanguination ile müzik askerlerin duyduğu acıyı kaos ve acı içerisinde bize aktarıyor. Şarapnel parçaları binlerce askeri yok ederken ve ruhlarını hasat ederken, askerler artık hissiz, soğuk, donuk ve paralize bir şekilde bilinçlerini yitirip ölümü bekliyorlar. Acı dolu rifler ve kaotik sololar dinleyiciyi allak bullak ediyor.
Albüm kapatan Labyrinthine Trench Sectors, batı cephesindeki yüzbinlerin arasında ne kadar ince bir çizginin olduğunu hüzün dolu soloları, bitmek bilmeyen taaruz vari davulları, kaotik rifleri ile bize iletirken aslında bizi cehennemin koridorlarında yalnız başımıza bırakıyor. İki tarafın da bir türlü birbirine üstün gelemediği bir savaş. Bu savaşın ortasında ölüm labirentleri ve askerlerin bu labirentler arasında yaşayanların ölen askerlerin kafataslarına basarak kaçmaya çalışması ama aslında bilinmezliğe sürüklenmeleri. Geriye kalan ise hayranlık, takdir ve şeref duyguları ile şehit olan milyonlar askerin bıraktığı anıtlar!
- Somme'ye hoşgeldiniz.