Funeral Mist – Deiform Albüm İncelemesi | Geçenlerde Reddit’te bir post gördüm. Amerikalı bir beyfendi metalcilere acı gerçekler diye bir TikTok videosu yapmış (bi garip hareketlerle falan). İki şey diyor. Bir Big Four is dad rock, İki metalciler yenilikçiğe açık değilsiniz. Güldüm. Özellikle ikincisine, zira sadece Türkiye’de yayın yapan, albüm incelemesi yazan sitelere bir göz atsa yenilik konusunda hiçbir derdimiz olmadığını görürdü.
Hep diyorum, metal müzik dinlemek için muhteşem bir dönemde yaşıyoruz. Tamam heavy, power dünyasında neler oluyor çok emin değilim fakat hakim olduğum ya da göz ucuyla takip ettiğim türlerde hem “babalar” tarafında, hem de yeni nesilde inanılmaz güzel işler çıkıyor.
Mesela “babalar” tarafından, Funeral Mist 2021 yılının son günlerinde yayınlanan Deiform albümü.
Funeral Mist Hakkında
Funeral Mist İsveçli müzisyen Daniel Hans Johan Rostén‘in 1993 yılında başlattığı tek kişilik black metal projesidir. O günden bugüne kadar 4 albüm çıkarmıştır. Bu yazıdaki konumuz olan Deiform 4. albümdür. Daniel aynı zamanda 2004 yılından beri black metal efsanesi Marduk’da vokal yapmaktadır.
Tam burada Funeral Mist hakkında başlığı biraz Daniel hakkında’ya dönüşüyor. Sanatçı benim radarıma Marduk’ta vokal yapmaya başlamasıyla birlikte girmişti. Birçok yerde birçok kez ifade etmişimdir. Daniel gelmiş geçmiş en iyi black metal vokalistlerinden birisidir.
Ekstrem türlerde vokal sert ya da rahatsız edici bir tonda kelimeleri ard arda söylemek değildir.
Hayır ekstrem türlerde de vokalist şarkı söyler ve bunu birçok türe nazaran çok daha renkli yapabilir. Sadece melodiye eşlik etmez, vurgularında, tonlarında ve ritimlerinde yaptığı değişikliklerle düm düz bir şarkıyı baş yapıt haline getirir. Bunu en iyi yapan vokalistelerden biri de kesinlikle Daniel’dır.
Tabii Daniel’ın bir de besteci ve gitarist kimliği var…
Deiform ve öncesi
Funeral Mist’in ilk baş yapıtı olan Maranatha hakkındaki görüşlerimi kardeş site Pasifagresif’te yıllar önce yazdığım incelemede okuyabilirsiniz. O zaman 8 vermişim. Şimdi olsa 9 verirdim. Neyse efendim biz konumuza dönelim. Maranatha ile birlikte Daniel’ın çok iyi bir vokalist olduğu kadar, aynı zamanda çok iyi fikirleri olan, şarkı yapmayı bilen fakat gitar işçiliği ile öne çıkmaya çalışmayan bir müzisyen olduğunu görmüştük.
Sonra aradan 9 yıl geçtikten sonra gene sessiz sedasız, Viktoria ile bir iki hafta arayla Hekatomb çıktı. Ve tam o noktada benim için işin rengi biraz değişti. Görünüyordu ki Daniel artık gitara çok daha fazla önem veriyordu. Bariz bir Marduk etkisi vardı. Shedding Skin adeta Rope of Regret’in yeniden yazılmış hali gibiydi. Marduk’tan ayrışmaya çalıştığı yerlerde ise ne olduğu belli olmayan, garip, Ahmet’in tabiri ile sinek vızıltısı gibi bir gitar melodileri vardı. Kötü bir albüm değildi ama bana göre Maranatha’nın mirası bu olmamalıydı.
Deiform – İşte bu!
Deiform’u çıkar çıkmaz dinlemeye başladım ve daha üçüncü şarkıya gelmeden önce şunu hissettim. Sanki Daniel Hekatomb kritiğimi okumuş, bana hak vermiş ve kendine çeki düzen verme kararı almış (Muhtemelen yazı önüne İngilizce olarak konulsa bile okumazdı, çünkü trvu kvlt bunu gerektirir).
Evet hala Daniel bir gitarist olduğunu göstermek istiyor. Fakat bunu Hekatomb’da olduğu kadar görgüsüzce yapmıyor. Eskiden olduğu gibi, beste yapmak, şarkı yazmak, (birçok müzisyenin eksikliğini hissettiğim) fikirlere odaklanmak Deiform’un öncelikleri. Gayet güzel gitar işçiliği de, muhteşem vokal performansı da bu önceliklere hizmet ediyor, onların önüne geçmiyor.
Deiform’u tek bir cümleyle özetlemem gerekirse Maranatha ve Hekatomb’un tüm güzel yanları birleşmiş derim. Gayet renkli bir gitar işçiliği var, hatta Children of the Urn’un kapanış lead’ine ayrıca değineceğim. Funeral Mist’in alameti farikası olan her şarkıda bir numara durumu gayet güzel devam ediyor, fikirler çok iyi. Vokaller desen… zaten o konuda kalite hiçbir zaman düşmüyor…
Özetle muhteşem.
Funeral Mist – Deiform ve öne çıkan yanları
Mesela albümün açılışı Twilight of the Flesh, Hekatomb ve Maranatha’nın güzel yönlerinin birleşmesinin en güzel temsili. Maranatha dönemi gibi, minimalist, karanlık, mistik ve yas hali ile başlıyor. Şarkının 2’inci dakikasının ortalarına doğru başlayan klasik ama çok güzel rife ayrıca selam olsun. Şarkının 4:30 sıralarında ise o bahsettiğim Hekatomb’dan kalma, garip gitar riflerinden bir rifle karşılaşıyoruz (Hekatomb ve Marduk karışımı diyelim). Ama Hekatomb’a göre çok daha yerli yerinde bir riff. Rahatsız etmiyor, şarkıdan koparmıyor, ne yapıyor lan bu adam dedirtmiyor. Albümün genel yaklaşımını özetleyen oldukça iyi bir açılış şarkısı.
Sanatçı Apokalyptikon ile diyor ki ben Hekatomb rifflerinden vaz geçmeyeceğim (Marduk etkisini de saklı tutuyorum). Tamam, kabul. Apokalyptikon’un 3üncü dakikasına doğru başlayan riffin güzelliğini de ayrıca analım, keşke bir tur daha dönseymiş.
In Here riff yazımı açısından Apokalyptikon’a nazaran daha dengeli ilerliyor. Gene bir üçüncü dakikaya girerken süper bir rifle karşılaşıyoruz. Bir üçüncü dakika paterni var albümde. Ki bu riffin dördüncü dakikaya girerkenki kapanışı da çok güzel
Özellikle değinmek istediğim Children of Urn’e gelirsek… Genel olarak müzikte çocuk korolarından nefret eden birisi olarak Children of Urn ilk puanını çocuk korosundan nefret ettirmemesi ile kazandı. Baya beğendim. Fakat asıl mesele o değil…
Children of Urn’ün sonunda öyle bir kapanış lead’i var ki… Bilmiyorum Daniel ilk albümde böyle bir riff yazmışmıydı ama sanıyorum Funeral Mist cephesinde ilk defa böyle bir lead melodi ile karşılaşıyoruz. Bu arada konu sadece lead melodinin kendisinin güzelliği değil, aynı zamanda lead’in tekrarları sırasında alt yapının değişimi. Mesela kapanıştan önceki davulların çoştuğu yer ve kapanıştaki baslar gibi…
Tabii güzel leadler derken albüme adını veren Deiform’un vokallerden sonra gelen lead’ini de unutmamak lazım. Kendi adıma Funeral Mist’in geleceği konusunda beni en çok heyecanlandıran şey bu lead riffler oldu…
Son Sözler
Funeral Mist 2021 kapanırken sessiz sedasız Deiform’u çıkarttı ve bana göre baş yapıt seviyesinde ikinci albümüne imza atmış oldu. Eğer bir sanatçının sadece bir tane başyapıtı olur gibi bir kural varsa o zaman bu ünvanı saygı ve sevgi ile Maranatha’dan alıp Deiform’a verebilirim (her ne kadar onun yeri ve önemi tartışmasız olsa da). Black metal ve ekstrem müzikte karanlığı seven dinleyiciler muhakkak dinlemeli.
Maranatha ve Hekatomb albümlerinin tüm güzel yanları bir araya geliyor ve dünya 54 dakikalığına çok çok daha karanlık bir yer oluyor...